Halkevleri’nin çocuğu
Cumhuriyet atılımları ile derdi olanların hedefe koydukları, karşıdevrim dalgaları ile yıkılmış olan bir halkçı-devrimci kurum olan Halkevleri’nin nasıl bir işlev yüklendiğini bilen...
Cumhuriyet atılımları ile derdi olanların hedefe koydukları, karşıdevrim dalgaları ile yıkılmış olan bir halkçı-devrimci kurum olan Halkevleri’nin nasıl bir işlev yüklendiğini bilen bilir.
Örneğin, Adana Halkevi’nin bir küçük çocuk için ne gibi bir anlamı olduğunu dinlemiştim.
Gecekonduda oturan o çocuğun yolu Adana Halkevi’ne düşer. Dışarısı soğuk, Halkevi sıcaktır. Kimse ona “İçeriye neden girdin” diye sormaz. Boyundan büyük dizi dizi kitapları karıştırmasına hiç karışmaz.
Üstelik Halkevi kütüphanesinin müdürü Zihni Amca, kitaplarla haşır neşir olmasını sağlamakla yetinmez, evinden sefer tasıyla getirdiği yemeklerini o küçük çocukla paylaşır.
O küçük çocuk büyür, öğretmen olur, ardından Cumhuriyet yazınının en büyük yazarları arasına girer.
O küçük çocuk, Atatürk Cumhuriyeti’nin kimsesizlerin kimsesi olduğunu yaşamı ve sanatı ile kanıtlayan Muzaffer İzgü’dür.
7’den 70’e herkese; gerici ve tutucular ile kendini beğenmişlere katıla katıla gülmeyi öğreten Muzaffer İzgü, bu toplumun gülen yüzü olarak belleğimizin güneşli gökyüzünde yerini almıştır.
Meczuplaştırma
Sürekli artıyor: Siverek’te, Diyarbakır’da, Anamur’da, Zonguldak’ta, Eskişehir’de Atatürk yontularına saldırıldı.
Soruşturmacılara göre, saldırganların hepsi ya “meczup” ya da “akli dengesi olmayan” kişiler.
Demek ki, aklı olan Atatürk’e saldırmıyor.