Öldürülen gazeteciliğin sonuçları
Orhan Bursalı, gazetelerin ve gazeteciliğin nasıl adım adım yok edildiğini köşesinde çok anlaşılır bir dille yazdı. Gazeteler ve gazetecilik aslında, 1980’li yıllarda gazeteci kökenli gazete sahiplerinin...
Orhan Bursalı, gazetelerin ve gazeteciliğin nasıl adım adım yok edildiğini köşesinde çok anlaşılır bir dille yazdı. Gazeteler ve gazetecilik aslında, 1980’li yıllarda gazeteci kökenli gazete sahiplerinin alandan çekilmeleri ile toprağa bakmaya başlamıştı.
Ardından gelen “medya patronları”, siyasilerle işbirliği (örnek: Beykoz konakları baronları) içinde siyaseti yönlendirerek, devlet malını yiyerek, kamuya ait olanın üstüne yatarak (özelleştirmelerden pay alma, ihaleler) zenginleştiler.
Emeği önemseyen gazeteciler ise bugün eylemleriyle gündeme gelen “Emeklilikte Yaşa Takılanlar”ın durumunu, 20 yıl önce “mezarda emeklilik” diye tanımlıyorlardı...
Marmara depreminde yaşamını yitiren 20 bine yakın yurttaşımızın daha kırkı bile çıkmadan, ANAP-DSP-MHP koalisyonu fırsattan istifade, mezarda emeklilik yasasını Meclis’ten geçirmişti.
Medya gıkını çıkarmadı. Dahası, ABD’deki şahinlerin allayıp pullayıp Bülent Ecevit’e sundukları Kemal Derviş’i, ticari çıkarları açısından bir “ilahi kurtarıcı” olarak gösterdi kamuoyuna.
AKP bugün iktidarını perçinlediyse eğer, Kemal Derviş’in, DSP’yi bölerek erken seçime gidilmesini sağlayan ayak oyunları sayesindedir. Bugün soğan, patates, patlıcan fiyatları uçtuysa; Kemal Derviş’in “yapısal reform” uydurmasıyla ülke tarımına vurduğu darbedendir.
Kullandığımız elektrik, doğalgaz faturaları el yakıyorsa, yine Kemal Derviş’in çıkardığı doğalgaz piyasası ve enerji piyasası yasalarının sonucudur.
Türk Telekom önce AKP yandaşlarına satılıp sonra da borç batağına sürüklendiyse, Telekom’u özelleştirmeye açan Kemal Derviş’in yürürlüğe soktuğu Türk Telekom Yasası’ndandır.
Türkiye’nin sanayileşmesinin öncüleri şeker fabrikaları satıldıysa eğer, Kemal Derviş’in hazırladığı Şeker...