Şamar oğlanı
Muzaffer İlhan Erdost, Türkiye İnsan Hakları Kurumu Vakfı’nın çalışma raporuna koyduğu “Kutludoğum Anayasasına Hayır” başlıklı yazısında belleğimizi tazeliyor: AKP’nin...
Muzaffer İlhan Erdost, Türkiye İnsan Hakları Kurumu Vakfı’nın çalışma raporuna koyduğu “Kutludoğum Anayasasına Hayır” başlıklı yazısında belleğimizi tazeliyor:
AKP’nin Cumhurbaşkanlığını “fethetmesi”ne giden yolda en önemli aşama olan 22 Temmuz 2017 seçimleri sonrasında müttefik ABD ile ortak AB adeta zil çalıp oynamışlar.
Dönemin ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Holbrooke, AKP’nin meşruiyetlerini Atatürk’ten alan partilerin mağlup edildiğini belirtip Malezya ile Türkiye’yi “iki ılımlı İslam ülkesi” olarak tanımlamış.
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Lagendijk, Zaman gazetesine, AKP’nin seçim kazanmasını “Türk ordusunun yüzüne atılan tokat”, Financial Times “laikler ve ordunun dişine atılmış yumruk” diye değerlendirmiş.
İşte o tokat, ilerleyen süreçte - Zaman gazetesini de çıkaran casusluk cemaatinin balyoz, Ergenekon vb. kurgularıyla - laik ulusal ordunun tek adamın kapıkulu ocağına dönüştürülmesine varmıştır.
Öte yandan, Le Soir “Türkiye’de laikler yenildi” başlığını atarken, New York Times “Türk halkı oylarıyla laikleri azarladı” diyerek ABD yönetiminin sevincini dillendirmiş...
Aradan geçen 10 yıl içinde Türkiye’nin geldiği durum ortada.
10 yıl önce AKP’yi göklere çıkaran ABD ve AB’ye gelince. Bugün yumruk, tokat, azar, ne varsa yiyorlar...
Birkaç örnek vermek gerekirse...
ABD için:
“Bizi en çok üzen, müttefikimiz olarak gördüğümüz, siyasi ve askeri alanda çok derin ilişkilerimizin bulunduğu kimi ülkelerin sergilediği riyakârlık, hatta ciddiyetsizliktir. Be vicdansız, be ahlaksız!”
“Ömürlerinde hiç Osmanlı tokadı yememiş oldukları da çok açık.
” AB için:
“Hiç kusura bakmasınlar. Biz AB’nin kapıkulu d...