Saray büyüyor
Beştepe’nin yanından geçenler görüyor. Saray’ın bahçesinde uzun uzun vinçler çalışıyor, koca koca kamyonlar hafriyat taşıyor. Hummalı bir inşaat süreci hiç durmadan, dinlenmeden...
Beştepe’nin yanından geçenler görüyor.
Saray’ın bahçesinde uzun uzun vinçler çalışıyor, koca koca kamyonlar hafriyat taşıyor. Hummalı bir inşaat süreci hiç durmadan, dinlenmeden sürüyor.
1150 odalı saraya sığılamamış, sarayın hemen yanına kondurulan 250 odalı konut da yetmemiş.
Hobi salonu, sinema salonu, çamaşırhane, fitness yeri, şok duş, coupple masaj alanı, sauna, fin hamamı, mescit, abdesthane de yeterli görülmemiş.
Yeni yeni binalar, dünya hükümdarlara kalırmış gibi yükseliyor.
Alfabe
Bilgiye ve birikime dayalı yazılarını “telgrafhane. org” sitesinden izlediğimiz Taylan Özbay, İlhan Selçuk’u andığı yazısında, onun “AtatürkçülüğünAlfabesi” adlı kitabından alıntı yapmış. Diyor ki Selçuk:
“En karanlık dönemde en ileri atılımların inancını yitirmeyen adamdır Atatürk; işgal altındaki Türkiye’de bağımsız Cumhuriyeti düşünebilen ve amaçlayan kişidir.”
Bu söz, etrafımızda tanık olduğumuz karamsarlığa, kuşatılmışlığa, yozlaşmaya, ilkesizliğe karşı bir yeniden diriliş reçetesidir.
Yasa değil, bohça
Meclis’ten AKP oylarıyla bir “torba” daha geçirildi. Torbanın adına bakarsanız, “sanayinin gelişmesi ve üretimin desteklenmesi” için yasa çıkarılıyor.
İçini okursanız, yok yok:
Hafta Tatili Yasası kaldırılıyor. TRT’nin bandrol bedelleri belirleniyor. İş sağlığı ve güvenliği düzenlemeleri getiriliyor. Akademisyenlerin kadroları saptanıyor. Özelleştirmelerde kamuyu zarara uğratan memurlar cezadan kurtarılıyor. Üniversiteye dönen milletvekillerinin maaşları düzenleniyor.
En önemlisi de, Ulaştırma Bakanlığı’nın görev ve yetkileri değiştirilerek AKP’nin uçuk “Kanal İstanbul” tasarımına olanak veriliyor.
Yasa değil, deli kızın bohçası...