Tramvaydan İnme Zamanı
Cumhuriyet yazarı Işık Kansu bu hafta 'Tramvaydan İnme Zamanı' başlıklı yazısını kaleme aldı.
Aydınlanması gecikmiş, demokratik düzeni tam oturmamış, sosyal tepkimeleri çok yavaş olan bir ülkeyiz. Ancak tarihsel devinim, toplumsal hareketlerin eninde sonunda bir yere vardığını gösterir.
Gerçekten de geçen ilkbaharda yapılan seçim sonuçlarının toplumsal yansımaları ağır ağır belirmeye başladı.
İlk gösterge CHP kurultayındaki kadro değişimi oldu. Sağcılarla kurduğu ortaklık ile kendisini Cumhurbaşkanlığı adaylığına taşıyan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Ben geliyorum”, “Size söz” gibi toplumun yaşamsal sorunlarına çözüm içermeyen soyut vaatleri, seçimin kazanılmaması üzerine boşlukta kaldı. Kılıçdaroğlu, kendisine oy veren seçmeni büyük bir düş kırıklığına uğrattı.
CHP Kurultayı, bu durumu, dolayısıyla partiye yönelen küskünlüğü, kırgınlığı ve hatta kızgınlığı gidermenin bir aracı oldu. CHP, yüzünü artık topluma dönmek zorunda olduğunu duyumsadı ve kendi çapında bir değişim yaşadı.
İYİ Parti de benzer bir süreci yaşamaya başladı. İYİ Parti’deki son istifalar ve huzursuzluk, CHP’de yaşanana benzer bir sorgulamanın bu parti içinde de baş gösterdiğine işaret ediyor. Dahası, İYİ Parti bir çözülme sürecine girmiş gibi gözüküyor.
Milletvekili seçim sonuçlarına göre, AKP de, son 5 yılda Türkiye çapında 7 puan gerilemiş ve yüzde 40’ın altına düşmüş, büyük kentlerde seçim yitirmişti. Karşısında 25 milyon muhalif oy olan Saray’daki AKP’li ve kadrosu için tehlike çanları çalmaya başlamıştı.
Üstelik bu haliyle AKP, ülkeyi içine düşürdüğü büyük ekonomik bunalımın yarattığı yoksulluk ve sıkıntılara karşın yapısı ve öğretisi gereği yine halk çıkarına aykırı programını sürdürmek zorundaydı.
AKP’nin seçmen gözünde giderek erimesinin Saray açısından tek çaresi vardı: Devleti partileştirmek ve giderek kişileştirmek.
Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasında son yaşanan ve hukuk ilkelerini dışlayan, anayasayı tanımayan tartışma, bu amacın somutlaştırılmaya başlandığını kanıtlıyor aslında.
Saray ittifakı, yeni bir anayasanın kılıfını oluşturmakta, dolayısıyla demokratik yollarla iktidardan uzaklaştırılmamak için önlem alıyor. Kurgulamak istedikleri “yeni anayasa”, Cumhuriyetin 100. yılını kutlamak için uydurdukları “Türkiye’nin Yüzyılı” sloganında kendini buluyor.