Bedenler de yandı yürekler de…
Adana’nın Aladağ ilçesindeki yangında hayatını kaybeden çocuklar, bütün ülkenin yüreğini yaktı!.. Tam bir sene evvel, benzer bir facia Diyarbakır’da yaşanmıştı. Daha önce de Konya...
Adana’nın Aladağ ilçesindeki yangında hayatını kaybeden çocuklar, bütün ülkenin yüreğini yaktı!.. Tam bir sene evvel, benzer bir facia Diyarbakır’da yaşanmıştı. Daha önce de Konya Taşkent’te. Neden?
Ah yavrucaklar ah!.. Hayatlarının baharında sönüp gittiler. Geride gözü yaşlı ana-babalarını, kardeşlerini, arkadaşlarını ve bütün toplumu derin bir hüzne boğarak… Peki, bu felaket neden kaynaklandı? Nasıl oldu da, biri daha dört yaşında sabi olan tam on iki tane can kaybı yaşandı? Şimdi her kafadan bir ses çıkıyor. Yetkili yetkisiz herkes konuşuyor: Şöyle oldu, böyle oldu… Ama kritik soruların hepsi havada, çengele asılı durumda!.. Aladağ’da gerçekten neler oldu? Şayet ifade edildiği gibi, itfaiye birkaç dakika içinde geldiyse, yalnızca üç katlı binanın en üst kısmında sıkışıp kalan öğrencileri neden kurtaramadı? Üstelik görünürde binada yangın merdiveni de varken. Hatta yangın merdiveninin kapısının kilitli olmadığı söyleniyor. Oysa başlangıçta kapının kilitli olduğu dillendirilmişti. Acaba hangisi doğru? Kapı kilitli olsa bile, itfaiye erleri için yangın merdiveninin açılması imkânsız bir şey mi? Bilindiği kadarıyla itfaiye araçlarında balyoz gibi aletler eksik olmaz. İki balyozla demiri eğip giriş - çıkış yeri açmak o kadar zor mudur ki? Bu soruları hariçten soruyoruz. Ama bu sorulara mutlaka doğru cevapların alınması gerekiyor. Bu elim hadisenin tam olarak nereden kaynaklandığı, kimseyi peşinen suçlamadan, mahkûm etmeden; ama hiçbir şeyin üstünü de örtmeden, her yönüyle aydınlığa kavuşturulmalıdır. Aksi hâlde vicdanlar rahat etmeyecektir…
Tam bir yıl önce de (1 Aralık 2015) Diyarbakır’da benzer facia yaşanmış ve altı tane yavrumuz hayatını kaybetmişti. Keza 2008 yılında, Konya’nın Taşkent ilçesinde; yine bir yurt binasında çıkan yangında, tam on sekiz öğrencimizi kaybetmiştik. Aradan geçen sekiz senede, nasıl bir sonuca varıldı bilmiyoruz. Sorumlu veya sorumlular hakkında, dosdoğru kanuni soruşturma ve kovuşturma yapmanın ötesinde; ülke olarak buna benzer faciaları sürekli yaşamamamız için, nelerin yapılması gerektiğini de adam gibi tespit edip hayata geçirebilmeliyiz… İhmal, bilgisizlik, eğitimsizlik, tedbirsizlik, kanunsuzluk, denetimsizlik, ciddiyetsizlik ve sorumsuzluk…