Buyurunuz sınav başladı!
Sınav denilince aklınıza hemen TEOG, LYS, SBS, ÖYS gibi kısaltmalar altında takdim edilen, öğrencileri test etme işlemleri gelmesin. Bu siyasi uzlaşma sınavı… Üçte ikisi yenilenmiş, daha çok...
Sınav denilince aklınıza hemen TEOG, LYS, SBS, ÖYS gibi kısaltmalar altında takdim edilen, öğrencileri test etme işlemleri gelmesin. Bu siyasi uzlaşma sınavı…
Üçte ikisi yenilenmiş, daha çok gençleşmiş yeni Meclis, pek çok taze vekilin heyecanını gizleyemediği yemin töreniyle birlikte artık işbaşında. Hayli renkli Meclis’in, en geç 2 Temmuz’a kadar, Başkanının ismi de belli olmuş olacak. Ve bu ismin belirlenmesi sürecinde esasen, bir sonraki merhalede; yeni Hükümetin kurulmasında, siyasi partilerin uzlaşma eğilimi içinde olup olmadığı veya muhtemel iş birliğinin nasıl ve hangi ölçekte gerçekleşebileceği de, uç vermiş olacak… Şayet Meclis Başkanı seçiminde, her parti kendi adayını seçtirmek için sonuna kadar direnirse, koalisyon çalışmaları öncesinde olumsuz bir yaklaşım sergilenmiş olur!.. Her şeye rağmen, Meclis Başkanlığı ile ortak hükümet kurma meselesini birbirinden ayrı tutmak gerekir. Elbette birincisi ikincinin gerek ve yeter şartı değildir.
Asıl üzerinde durmak istediğimiz husus şudur: Siyasi partiler mevcut parlamento aritmetiği muvacehesinde, ülkeyi yönetecek hükümetin teşkili için uzlaşma becerisini ortaya koyabilecek midir? İç ve dış politik konjonktür, böyle bir uzlaşmayı zaruri kılıyor… Şayet siyasiler bu uzlaşma sınavında başarılı olamazsa, hem kendileri hem de memleket hesabına daha sıkıntılı bir duruma kapı aralanmış demektir. Seçimden sonraki iki haftalık sürede, sergilenen yaklaşımlar ve söylemler, bazen olumlu bazen de hayli olumsuz bir hava estiriyor.