Dış politika, pazarlık gücü, ayrışma vs.
Almanya Federal Meclisi’nin, sözde ‘Ermeni soykırım tasarısını’ kabul etmesi, hayli asabımızı bozdu ve buna bağlı olarak epeyce duygusal tepkiler verdik, veriyoruz. Lakin dış politika duygusallığı...
Almanya Federal Meclisi’nin, sözde ‘Ermeni soykırım tasarısını’ kabul etmesi, hayli asabımızı bozdu ve buna bağlı olarak epeyce duygusal tepkiler verdik, veriyoruz. Lakin dış politika duygusallığı kaldırmaz!..
Dış politika kısaca bir sıklet meselesidir. Biraz basitleştirerek ifade edecek olursak; hani boks sporunda sinek sıklet, horoz sıklet; tüy sıklet, hafif sıklet, orta ve ağır sıklet gibi ağırlık tasnifleri vardır. Tıpkı ata sporumuz yağlı güreşte, deste küçük ve büyük boy; küçük orta - büyük orta, başaltı ve başpehlivanlık boyları olduğu gibi… Devletlerin de sınıflandırılması özetle ekonomik ve askerî gücüne göredir. Ekonomik ve askerî gücün bileşimi bir ülkenin sonuç olarak siyasi ve stratejik caydırıcı gücünü oluşturur… Şüphesiz devletlerin, coğrafi konumu, nüfusu vb. sabit ve değişken olmak üzere, birçok güç parametresi vardır. Ama burada fazla ayrıntıya girmeyeceğiz. Meraklıları ilgili kaynaklara başvurabilir. Devletler dış politikalarını inşa ederken veya mevcut politikalarını devam ettirirken, hep bu güç parametrelerini değerlendirerek sonuca gitmeye çalışırlar. Bu güç parametrelerini ne kadar iyi kullanabilirlerse, o kadar olumlu netice alırlar. Dış politikada retorik (hamaset) de, yeri geldiğinde başvurulan bir olgudur. Fakat işin esası reel politiktir. Yani devletlerin gerçek politik gücüdür… Bu güç ne kadar büyükse, sizin pazarlık gücünüz de o kadar yüksek demektir. Devletler bu gücüne göre, bölgesel ve küresel siyasi ve askerî meselelerde rol oynayıp ağırlık koyabilir…
Evet, bu sevimsiz girizgâhı yapmak durumundayız. Zira bölgesel ve küresel güç konumundaki önemli devletlerle olan münasebetlerimizi analiz ederken, öncelikle beynelmilel rekabet arenasında hangi sıklette yer aldığımızı doğru tespit etmek gerekiyor. Daha evvel de burada bir vesileyle ifade etmiştik… Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesi ve dahi Rusya’nın Kırım’ı işgal ve ilhak etmesine dünyanın verdiği tepki çok farklı oldu. Dünyanın hegemonik güçleri, Kuveyt’i işgal eden Saddam’ı ortadan kaldırdığı gibi, ülkesini de parça parça etti. Ama Kırım’ı işgal ve ilhak eden Rusya’ya karşı, en fazla “üzüntü ve kaygılarını” belirttiler! Dünyanın kaskatı gerçeği budur. Gerisi teferruattır… Buna benzer örnekleri çoğaltabiliriz. Filistin meselesini, Keşmir meselesini, hatta Kıbrıs meselesini göz önüne alalım ve Hegemonik güçlerin nasıl tavırlar takındığını, başından itibaren gözden geçirelim. Hep aynı şeylerle karşılaşırız.