El Bağdadi, Üsame bin Ladin ve diğerleri…

DEAŞ terör örgütünün elebaşı Ebubekir el-Bağdadi’nin öldürülmesi Donald Trump tarafından âlâyıvala ile ilan edildi. Lakin bu ölümle ilgili sorular ve tartışmalar bitmedi. Zira pek çok...

DEAŞ terör örgütünün elebaşı Ebubekir el-Bağdadi’nin öldürülmesi Donald Trump tarafından âlâyıvala ile ilan edildi. Lakin bu ölümle ilgili sorular ve tartışmalar bitmedi. Zira pek çok karanlık nokta var!..
 
 
2011 yılında Barak Obama ve ekibinin, Usame bin Ladin’e yapılan operasyonu seyretmesi fotoğrafıyla, Donald Trump ve ekibinin Ebubekir el-Bağdadi operasyonunu izleme fotoğrafı birebir aynı… Hani ‘çalışılmış pozisyon’ diye bir tabir vardır. Daha çok futbol maçlarındaki duran top organizasyonu için kullanılır… Bu da aynen böyle bir şey! Üsame bin Ladin’in 2011’de Pakistan’da yapılan operasyonda mı, yoksa çok daha önce böbrek yetmezliğinden mi öldüğü konusu hâlâ  tartışılıyor. Bahse konu kişinin cesedi de zaten hiçbir zaman gösterilmedi ve okyanusa atıldığı söylendi. Dolayısıyla hadisenin üzerindeki koyu örtü hiçbir şekilde kalkmadı. Ancak Amerika için bunlar çok da önemli değil!.. Zaten Barak Obama da bu kuşkulu operasyonun parsasını ikinci defa seçilerek toplamış olmadı mı? Şimdi aynı çarklar Trump için dönüyor… Azil süreci içinde kıvranan Trump’ı, bu sıkıntılı dönemden kurtaracak ve 2020 Kasım'ında yapılacak seçimlerde tekrar Beyaz Saray’a çıkmasını sağlayacak bir zafere(!) ihtiyacı vardı. El-Bağdadi operasyonunu ilan ederken Trump’ın içine düştüğü çelişkiler ve komiklikler işin lüzumsuz teferruatı. Önemli olan medyada gündemi değiştirmek, kamuoyunu bir süreliğine başka şeylerle oyalamak ve üzerine üzerine gelen muhalefet çevrelerine karşı pozisyonu güçlendirmek… Eh bu da oldu sayılır! Trump’ın çocukça sevinci ve bu hâletiruhiye içinde sarf ettiği tuhaf cümleler çok geçmeden unutulur gider. El-Bağdadi’yi ortadan kaldırma operasyonun ayrıntıları ve birbirinin kuyruğuna takılan onlarca sorunun cevabını da belki hiçbir vakit öğrenemeyeceğiz.
Amerika Birleşik Devletleri için olayları gizlemek, saptırmak, önce bazı kişileri kahramanlaştırıp bilahare imha etmek, olmayan şeyler üzerine masalsı hikâyeler yazmak, bu hikâyelerle başka devletleri hatta bazen bütün dünyayı kandırmak hiç de zor değil… Irak’ı işgal etmeden önce aynen böyle yapmadı mı? Uydurma uzay fotoğraflarıyla Irak’taki sözde kitle imha silahlarını teşhir etmedi mi? Kısacası ABD bunları hep yapıyor. Ve maalesef her seferinde dünyanın bir kısmını da kandırabiliyor!.. Üsame bin Ladin’i, Sovyetler Birliğine karşı Mücahitlerle birlikte savaşmak için, 1979’da Afganistan’a gönderen Amerika,  22 sene sonra 2011 yılında, onu son derece tartışmalı bir operasyonla ortadan kaldırdığını ilan eden ve bizim inanmamızı bekleyen aynı Amerika… Bu arada neler oldu neler? 1996 yılında Clinton döneminde ABD’ye karşı savaş ilan eden bin Ladin, dünyada en çok aranan on kişiden biri ve kellesine beş milyon dolar konmuş iken, iki tane başkan çıkaran Bush ailesiyle Suudi Arabistan’ın en zengin ailesi Bin Ladin Group arasında müthiş bir iş birliği ve ortaklık devam ediyordu… Bu arada kökleri Yemen’deki bir kabileye dayanan Bin Ladin Ailesinin hayli enteresan olduğunu belirtelim. Üsame bin Ladin, babası Muhammed bin Avad bin Ladin’in 25 oğlundan sadece biri… (29 tane de kız çocuğu olduğu kaynaklarda belirtiliyor.) Aile Suudi Arabistan’daki en büyük ihalelerin değişmez müteahhidi… 2001 yılında New York’taki Dünya Ticaret Merkezi'ne yapılan saldırının ardından, dünyada en çok aranan kişi olarak ilan edilen Üsame bin Ladin’in, ancak on yıl sonra (1996’daki Kenya ve Tanzanya saldırılarından 15 yıl sonra), Pakistan’da kaldığı yer tespit edilebiliyordu… Sizce bu hikâyeye inanmalı mıyız? Bin Ladin’in 1979 -2011 arası 32 yıllık serüveninin her safhasından, ABD’nin CIA’si habersiz miydi sizce?
Eğer dünyanın en geniş istihbarat ağına sahip ABD’de, bir saat gibi bir zaman içinde; en az dört tane uçak kaçırılıp bir tanesi de dünyanın en iyi korunan binası olan Pentagon’a çarptırılabiliyorsa, üstelik o gün Ticaret Merkezi'nde çalışan iki binden fazla Yahudi işe gitmemişse ve devletin bütün bunlardan haberi yoksa… İnanalım! Ama uçakların İkiz Kulelere çarpmasını, W. Bush’a seyrettirmek için; tertibat alan bir ülkede, hâlen gizli kapaklı devam eden yüzlerce dava varken, buna inanmak gerçekten saflık olur. Bunun gibi, Irak işgali sırasında dört yıl ABD askerlerinin silah ve mühimmatının korunmasında yardımcı olan, el-Bağdadi hikâyesi… 2004 yılı Şubat-Aralık ayları arasında, Ebu Gureyb Cezaevi ve Bucca Kampı'nda kalan; el-Bağdadi’nin kurduğu ya da geliştirdiği terör örgütünün dokuz yıl boyunca, âdeta devlet gibi hareket etmesi kolay izah edilebilecek bir durum değil. Irak’ta ve Suriye’de toprak zapt edip burada devlet faaliyeti icra eden DEAŞ… Musul’da 70 bin kişilik Irak ordusunun tek kurşun atmadan, üstelik ABD’nin verdiği en yeni silahları örgüte bırakarak kaçması ne iş?.. Hâsılı el-Bağdadi ve onun terör örgütü DEAŞ, âdeta laboratuvarda üretilen bir virüstür. İşin özeti budur, gerisi hikâye!
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ekrem İmamoğlu doludizgin gidiyor!.. 19 Kasım 2024 | 1.136 Okunma Netanyahu’nun ağzı kulaklarında!.. 16 Kasım 2024 | 59 Okunma Donald Trump Başkan mı, “Süpermen” mi? 14 Kasım 2024 | 50 Okunma İslâm dünyası nasıl bir aksiyon alabilir? 12 Kasım 2024 | 127 Okunma Latin Amerika’dayız… 09 Kasım 2024 | 78 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar