Enerji güvenliğimiz ve yeni politikalar
Türkiye’nin ithalat rejiminde, en büyük yeri tutan iki kalem, petrol ve doğalgaz… Dolayısıyla dış ticaret açığının da temel sebebi enerji konusundaki yüksek oranlı dışa...
Türkiye’nin ithalat rejiminde, en büyük yeri tutan iki kalem, petrol ve doğalgaz… Dolayısıyla dış ticaret açığının da temel sebebi enerji konusundaki yüksek oranlı dışa bağımlılığımızdır. Peki, çözüm ne?
İstanbul’da yapılan 22. Dünya Petrol Kongresi dolayısıyla, Türkiye’nin enerji ihtiyacı ve enerji güvenliği konuları medyada da genişçe yer alıyor. Salı günkü yazımızda, değişen ve genişleyen güvenlik kavramı ve enerji konusunun da bu kavramın içinde yer alıyor olmasına işaret etmiştik. Hâlen en büyük paylaşım kavgalarının enerji kaynaklarına dair olduğunu tekrar hatırlatarak, enerji ihtiyacının karşılanması ve enerji güvenliğinin; günümüz küresel siyasi ve ekonomik dengelerine uygun biçimde temin edilmesi meselesinde, ülke durumuna genel hatlarla bakmaya çalışalım. Türkiye bir petrol ve doğalgaz ülkesi değil. Türkiye su zengini bir ülke de değil. Hidroelektrik üretiminde kapasitesini yüzde yüz oranında kullanma durumuna gelse dahi (Ki, bu seviyeye çok yaklaştı), enerji ihtiyacının yüzde 10’unu karşılayamıyor. Keza Türkiye’nin rüzgâr enerjisi üretiminde de coğrafi imkânları sınırlı… Nükleer enerji konusu yaklaşık elli yıldır tartışılıyor olmasına rağmen, her şey yolunda gittiği takdirde, bunu elde edip kullanmak için (Akkuyu Nükleer Santralinin inşası) en erken tarih, 2023 yılı olarak görünüyor… Mevcut şartlarda, Türkiye’nin nispeten daha yüksek imkânlara sahip olduğu alan, güneş enerjisidir.