Madem karar milletin…
Toplumumuzun şöyle bir özrü var; önemli meselelerde orta yolu (itidali) yakalayana kadar ifrat ve tefrit içinde debeleniyor. Ortalığı toz dumana katıp zihinleri bulandırıyor. Bu da hasar bırakıyor! Anayasa...
Toplumumuzun şöyle bir özrü var; önemli meselelerde orta yolu (itidali) yakalayana kadar ifrat ve tefrit içinde debeleniyor. Ortalığı toz dumana katıp zihinleri bulandırıyor. Bu da hasar bırakıyor!
Anayasa değişikliği için halk oylamasına elli gün kaldı… Hükûmet sistemi değişikliği için, halkımız sandık başına gidecek ve çok önemli bir karar verecek. Şimdi bu sistem değişikliğinin ne getirip ne götürdüğünü anlatmak için, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, taraflar lehte ve aleyhte propaganda çalışmalarında tempoyu yükseltmeye başladı. En çok tekrarlanan hususu şu: Halkımız hükûmet sistemi değişikliği konusunda, henüz yeterince bilgilendirilmiş değil… Daha açıkçası, vatandaş sandık başına gittiğinde ne için karar verdiğinin henüz tam bilincinde değil. Şu hâlde bu meseleyi iyi anlatmak gerekiyor. 16 Nisan’a kadarki elli gün içinde, işte bu ‘ameliye’ yapılmaya çalışılacak!.. Ancak bu halka anlatma yönteminde, nedense her zamanki keşmekeş yaşanıyor. Halk deyişiyle, üzüm yemek yerine bağcıyı dövmeye kalkışmak gibi bir garabet sergileniyor. Bu tuhaflık esasen, anayasa değişikliğinin görüşülmeye başladığı Parlamento çatısı altındaki çalışmalarda, çok absürt boyutlara varmıştı. Medeni lisan yerine tekme ve yumrukların konuştuğu o safha nihayet tamamlandı. Lakin bu defa toplum nezdinde sinirleri ziyadesiyle geren malum üslup devam etti. Evet veya hayır denmesinde, sonuç olarak kan çıkacağından dem vuran siyasilerden tutunuz da, “iç savaş” gibi saçmalıkları telaffuz edecek kadar, sınırları zorlayan tipler gördük…