Menbiç’te neyin patlaması?
Suriye meselesinde gelişmeleri takip etmek oldukça zor… Her gün diplomatik ve askerî sahada birçok şey yaşanıyor. Tam da “güvenli bölge” konusu telaffuz edilirken, Menbiç’te bomba...
Suriye meselesinde gelişmeleri takip etmek oldukça zor… Her gün diplomatik ve askerî sahada birçok şey yaşanıyor. Tam da “güvenli bölge” konusu telaffuz edilirken, Menbiç’te bomba patladı!..
Menbiç’teki patlama hayli kafa karıştırıcı… Ama ona geçmeden evvel, Suriye’nin kuzeyi için bir formül olarak yeniden aktüel hâle gelen ve Türkiye’nin ta 2014 yılında gündeme getirdiği “güvenli bölge” meselesine biraz değinelim. Hani derler ya, döndük, dolaştık aynı noktaya geldik. Pardon biz değil Amerika geldi! Çünkü Türkiye o yıllarda Suriye’den gelen sığınmacı dalgasıyla başa çıkmaya çalışırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan bu teklifi gündeme getirmişti. Buna göre sınırımızın güneyinde, Suriye topraklarında 20 – 30 kilometre derinliğinde uçuşa kapalı bir güvenli bölge oluşturularak, burada geçici iskân edilecek sığınmacılara, insani yardımın daha etkili biçimde ulaştırılması sağlanacaktı. Ancak dönemin ABD Başkanı Barack Obama, bahse konu bölgenin havadan savunulması hususunu (BM Güvenlik Konseyi kararı gerekiyor…) bahane ederek, bu teklife olumlu yaklaşmadı. Aradan geçen beş yıllık zaman zarfında, ne yazık ki daha çok Suriyeli mağdur oldu ve böyle korunaklı bir alan olmadığı için de binlerce insan hayatını kaybetti…
Şimdi Amerikan yönetimi, Suriye’nin kuzeyinde, özellikle PYD/YPG terör örgütünün kontrolüne girmiş alanların yekûn teşkil ettiği coğrafyada, 20 mil derinlikte (32 km.) bir tampon bölgeden bahsediyor. İyi de hangi tampon bölge? Şüphesiz Trump’ın seslendirdiği ‘tampon bölge’ veya ‘güvenli bölge’ ile Türkiye’nin çok önceden ortaya getirdiği teklif aynı değil. Güvenli bölgenin oluşturulması ve güvenliğinin (özellikle hava sahasının güvenliği) kalıcı biçimde temini hususunda, derin görüş ayrılıkları var. Tabiatıyla tarafların müzakereler neticesinde ortak bir noktaya gelmesi mümkün. Ancak bu noktada Türkiye’nin kırmızı çizgileri olduğunu hatırlatalım. Her şeyden önce, ulusal güvenliğimiz için tehdit teşkil eden, aynı zamanda bölgenin sakini olan Arap, Türkmen ve Kürtlerin de istemediği terör örgütü PYD/YPG unsurlarının buralardan temizlenmesi… ABD’nin bu terör örgütünü, bölgedeki Kürt nüfusun temsilcisi olarak kabul etmesi ve DEAŞ’a karşı mücadelede ortak hatta (müttefik) konumuna getirmesi, her şeyi kilitliyor!.. Trump’ın kişisel tutumuna rağmen, Amerikan yönetiminin kendi içinde çelişkili yaklaşımı da bir başka engel. Ama her şeye rağmen, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Trump’ın yaptığı son görüşme, bu meselede olumlu bir sonuca kapı aralamış bulunuyor.
Şayet süreci sabote edecek farklı gelişmeler (Menbiç’teki son patlama benzeri…) olmazsa ortak çözüme ulaşılabilir. Ama görüldüğü üzere Menbiç’teki bu patlama ister istemez endişelere yol açıyor. Zira çözümü istemeyenler o kadar fazla ki!.. En az dört Amerikan askerinin ölümüne yol açan bombalı saldırıyı DEAŞ hemen üstleniverdi. Fakat DEAŞ ile ABD arasındaki karışık ve gölgeli ilişkileri de bilmeyen yok hani… Bir önceki yazımızda ABD’nin DEAŞ militanlarını otobüslerle belirli noktalara nakletmesinden bahsetmiştik. Şimdi bu saldırı, Suriye’de bulunmasına gerekçe teşkil eden terör örgütünün, ABD’ye gel gel yapması mıdır? Yoksa Trump’ın kararını etkilemeye dönük, daha değişik bir fiilî teşebbüs müdür? Bu soruya cevap vermek o kadar kolay değil. Çekilmeye şiddetle karşı olan ve Trump’ın açıklamasını “KARNIMA YUMRUK YEMİŞ GİBİYİM…” diye nitelendiren Centcom Komutanı’nın sözlerini unutmadık. Bu arada Stratejik Kuvvetler Komutanlığının, yılbaşı kutlama mesajını hatırlayınız… “Times Meydanı (New York) geleneği olarak her yıl büyük top düşürülerek kutlanıyor. İhtiyaç olursa biz de çok daha büyük bir şeyi atmaya hazırız…” demiş ve bu paylaşıma da bir video eklemişti. Videoda B-2 hayalet uçağıyla yakın geçmişte test edilen, GBU – 57 kodlu 14 tonluk sığınak delici bombanın, fırlatılmasının görüntüsü yer alıyordu. Gelen tepkiler üzerine komutanlık özür dileyerek mesajı kaldırmıştı…
Tabii şunu da unutmayalım. Güvenli bölge meselesi yalnızca Türkiye ile ABD arasındaki bir mevzu değil. Rusya ve Suriye rejimi ve dahi İran bu meseleyle çok yakından ilgili tabii olarak… Hatta Rusya’nın, Suriye lokalinde Türkiye ile belli ölçüde iş birliği yaparken, küresel ölçekte ABD ile hangi pazarlıkların içinde olduğunu bilemiyoruz… Bilinen şey şudur: Dünya medyasında dolaşan bilgilere göre, her iki tarafın istihbarat örgütlerinin en tepesindeki isimler, kapalı kapılar arasında bir araya gelip çok derin görüşmeler yaptılar. Buradan yola çıkılarak iki taraf arasında muhtemelen bazı uzlaşmaların sağlanmış olabileceği de dillendiriliyor… İşte Menbiç’te meydana gelen patlamaya ve buna benzer şekilde zuhur edebilecek başka hadiselere çok dikkat etmek gerekiyor. Aksi hâlde Trump çekilmekten bahsederken, Dışişleri Bakanı Pompeo’nun; yüz seksen derecelik dönüşle, Başkan’ın bu ülkede, yeniden etkili bir role hazırlandığı yolunda ettiği lafların manasını kavrayamayız. Çok kritik bir süreçten geçiyoruz vesselam.
Ekrem İmamoğlu doludizgin gidiyor!..
19 Kasım 2024 | 1.136 Okunma
Netanyahu’nun ağzı kulaklarında!..
16 Kasım 2024 | 59 Okunma
Donald Trump Başkan mı, “Süpermen” mi?
14 Kasım 2024 | 50 Okunma
İslâm dünyası nasıl bir aksiyon alabilir?
12 Kasım 2024 | 127 Okunma
Latin Amerika’dayız…
09 Kasım 2024 | 78 Okunma
TÜM YAZILARI