Peki, neler oldu?

31 Mart sonrası, Ali İhsan Yavuz’a atfen; kısmen değiştirilerek yoğun biçimde kulaklara üflenen, “Hiçbir şey olmadıysa da muhakkak bir şeyler oldu…” sözü, bu defa gerçek oldu. Bir şeyler...

31 Mart sonrası, Ali İhsan Yavuz’a atfen; kısmen değiştirilerek yoğun biçimde kulaklara üflenen, “Hiçbir şey olmadıysa da muhakkak bir şeyler oldu…” sözü, bu defa gerçek oldu. Bir şeyler oldu!..
 
 
“Dingil kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur…” Bu sözü ilk defa 1970’li yıllarda, bir mitingde Süleyman Demirel’den duymuştum. Türkiye’nin siyaseten gerilimli bir dönemden geçtiği günlerdi. Demirel konuşmasının bütününde, zamanında elini taşın altına koymaya yanaşmayanları ve iş işten geçtikten sonra akıl vermeye kalkanları işaret ediyordu...
Şimdi herkes İstanbul seçimlerinin neden kaybedildiği üzerinde fikir yürütüyor ya, acaba 23 Haziran akşamından itibaren o orijinal(!) düşüncelerini döktürmeye başlayanlar, bir gün öncesine kadar neler konuşuyor ve yazıyordu? Onlar ne kadar ileri görüşlüydü? Arşivler ortada!.. 23 Haziran Tablosunu oluşturan şartlar ne zamandan beri oluşmaya başladı? 2014 Mahallî Seçimlerinde uç veren işaretleri kim gördü, kim göremedi? Bir de bu işaretleri gördüğü hâlde, hiçbir şey yapmayanlar kimlerdi? “Mesaj alınmıştır…” denildiği hâlde, bunun gereği neden ve niçin yapılmadı? Her seçimden sonra (Ki 31 Mart’a kadar hepsi başarıyla neticelendiği hâlde) en esaslı muhasebeyi yapan AK Parti, ne oldu da son dönemlerde bu becerisini tekrarlayamadı?
Evet, birbirinin çengeline takılan soruları uzatmak mümkün… Ama hepsi sonunda gelip tek bir noktada düğümleniyor: Netice! Ve Hüküm neticeye göredir… 31 Mart öncesindeki siyasi söylemin mahiyeti (Zillet ittifakı vs.) ve onun getirdiği netice ortada iken, 23 Haziran’da bir başka yanlışlıklar silsilesine düşmek hangi stratejinin eseriydi acaba? 1989 Yerel Seçimlerinde merhum Turgut Özal’ın ANAP’ı, iktidar kanadına mensup olmayan belediye başkanlarının içine düşeceği acziyeti göstermek üzere, sandalyede eli-kolu sıkı sıkıya bağlı oturan bir temsilî fotoğrafı propaganda malzemesi yapmıştı. Neticede o seçimlerde ANAP çok büyük bir yenilgi almıştı. Elbette her şey o fotoğrafa yüklenemezdi, ama Türk halkının bazı tavır ve tutumlara karşı çok sert reaksiyon gösterdiğinin de bir delili idi. 30 yıl sonra benzer bir hataya düşmek, yakın geçmişten bihabermiş gibi bir durumu hatırlatır! İstanbul ve Ankara’da Belediye Meclisinde kahir ekseriyete sahip olmak elbette önemli… Fakat bu ekseriyetin sistemi tıkamaya dönük olarak kullanılabileceğini ihsas etmek, vatandaştan yani seçmenden büyük tepki çeker. Netice ortada… İstanbul’da Cumhur İttifakı 31 Mart’ta 39 ilçe belediye başkanlığının 25 tanesini kazanmıştı. Önceki gün, Millet İttifakı’nın adayı Ekrem İmamoğlu, 39 ilçenin 28’inde oyların ekseriyetini aldı!
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ekrem İmamoğlu doludizgin gidiyor!.. 19 Kasım 2024 | 1.136 Okunma Netanyahu’nun ağzı kulaklarında!.. 16 Kasım 2024 | 59 Okunma Donald Trump Başkan mı, “Süpermen” mi? 14 Kasım 2024 | 50 Okunma İslâm dünyası nasıl bir aksiyon alabilir? 12 Kasım 2024 | 127 Okunma Latin Amerika’dayız… 09 Kasım 2024 | 78 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar