Provokasyonlar çok çabuk başladı!..
İdlib meselesiyle ilgili olarak Soçi Zirvesi’nde önemli bir mutabakatın sağlanmış olması, bazılarını fena hâlde rahatsız etti… ABD ve İsrail, çoktandır aksi yönde gelişmeler için el...
İdlib meselesiyle ilgili olarak Soçi Zirvesi’nde önemli bir mutabakatın sağlanmış olması, bazılarını fena hâlde rahatsız etti… ABD ve İsrail, çoktandır aksi yönde gelişmeler için el ovuşturup duruyordu!
Soçi’de, Türkiye ile Rusya arasında; İdlib’e dair mutabakatın daha dumanı tüterken, İsrail’in Suriye’nin dört bir tarafına düşen füzeleri, ortalığı ateşe verdi… ABD ve tabii İsrail’in, Türkiye – Rusya ilişkilerinin gelişmesinden, hele hele Suriye konusunda bu derece sıkı iş birliği yapılmasından oldukça rahatsızlık duyduğu sır değildi. Bunun yanında ABD, (kendi ürkek ve yanlış politikalarından dolayı) Suriye’de kaybettiği mevzileri kazanmak için, terör örgütü PYD/YPG (yani PKK) ile ortaklık içinde Türkiye’nin de ulusal güvenliğini açıkça tehlikeye düşürecek biçimde atraksiyonlarını sürdürüyor! Bölücü terör örgütüne, 5-6 bini aşkın tır ve iki yüzden fazla kargo uçağıyla yaptığı silah ve lojistik ikmali, bütün dünyanın gözü önünde cereyan etti. Zaten ABD de bunu saklama ihtiyacı duymuyor… İsrail’e gelince, sözde “Arap Baharı” ile başlayan yeni çalkantılı dönemde, tarihinin en büyük konforunu yaşıyor. Şöyle ki, etrafında kendisini tehdit edecek boyutta, bir Arap devleti neredeyse kalmadı. Irak zaten üç parçaya bölünmüş, kendi dertlerine gömülmüş. Suriye’nin devlet yapısı büsbütün çökmüş ve İsrail istediği zaman, hiç zorlanmadan, tatbikat yapar gibi istediği şehrini bombalıyor… Bir tek ayakta bırakılan Mısır var. Onu da, ölümü göstererek sıtmaya razı ettiler! Ve Mısır, İsrail için artık uysal çocuk. Dolayısıyla İsrail’in keyfine diyecek yok…
Yalnız bir rahatsızlığı var İsrail’in… Suriye’deki İran varlığı. Lübnan’daki Hizbullah’tan ağzı fena hâlde yanan İsrail, benzer bir durumun Suriye topraklarında da karşısına çıkmasını zinhar istemiyor. Bu yüzden de, şimdiye kadar; Suriye’de bulunan İran’a ait askerî unsurlara, en az iki yüz defa saldırı düzenledi ve her seferinde de ciddi kayıp ve hasarlar verdirdi. Fakat İran bu saldırılara, şu ana dek doğrudan bir fiilî cevap vermedi veya veremedi… Sadece lafta kalan tepkilerle vaziyeti idare etti. İran’ın bu şekildeki tutuk ve pasif tavrı, muhtemelen kendisine fiilî müdahalede bulunmak için fırsat kollayan Amerika’nın caydırıcılığından kaynaklanıyor. Her ne kadar on yıllardır, İran ile İsrail arasında süregiden karşılıklı tehditler vaki ise de, İran’ın söylemleri ile eylemleri bu konuda hiç de örtüşmüyor. Meseleyi hamasetle götürmeye çalışıyor. Nitekim pazartesiyi salıya bağlayan gece, onlarca İran hedefine yönelik olarak gerçekleştirilen saldırılara karşı da aynı şey oldu!.. Diğer taraftan kasım ayından itibaren, ABD’nin İran’a karşı yürürlüğe koyduğu ikinci ve daha ağır ekonomik ambargo kararları yürürlüğe girecek. Yani İran’ın başı bu sebeple de büyük dertte. Ve öteden beri ABD, İsrail’in güvenliğini riske atacak şekilde, İran’ın Suriye topraklarında askerî varlık oluşturmasına çok net biçimde karşı çıkıyor, buna izin vermeyeceğini her vesileyle hatırlatıyor. İşin İsrail ve ABD cenahı kısaca bu minval üzere…
Bir de Rusya cephesi var. Rusya’yı etkili biçimde Suriye’ye davet eden ve sürece dâhil olmasında esaslı rolü oynayan, İran’ın Suriye’deki pozisyonu konusunda; İsrail, Moskova yönetimini de devreye sokuyor ve onun üzerinden sonuç almaya çalışıyordu. Doğrusu yapılan karşılıklı görüşmelerle, Rusya bu meselede İsrail’i teskin edecek bazı adımlar da atmadı değil… Ancak şimdi çok başka bir durum husule geldi. Salı gecesi yapılan bombardıman sırasında, henüz detayları tam belli olmamakla birlikte, İsrail’in yapmış olduğu elektronik sinyal karıştırma ve diğer hava manevraları sebebiyle, Rusya’nın çok önemli cihazlar taşıyan istihbarat ve keşif uçağı, 15 tane askerî personelle birlikte, Suriye tarafından Akdeniz’e düşürüldü… Bu şüphesiz Rusya hesabına büyük kayıp! Sadece bir uçak ve birkaç asker kaybının ötesinde, Suriye’de kendisini en güçlü koruyucu aktör olarak konumlandıran Kremlin yönetimi, fena hâlde uğradığı bu prestij kaybını nasıl telafi edecek? Soru bu. Kanaatimizce Rusya buna mutlaka bir karşılık verir. Bunun ilk adımı da muhtemelen, Suriye coğrafyası ölçeğinde İsrail’e karşı uygulayacağı askerî önleme tedbirleri olacaktır. Nitekim Putin’in yaptığı ilk açıklamanın satır aralarında bunu okumak mümkün. Yani İsrail, son yedi sene boyunca yaptığı gibi, artık elini kolunu sallaya sallaya gidip Suriye’de gösteri yapamayacak, rastgele her yeri bombalayamayacak. Bunu bir yere yazınız.
Elbette daha ilk dakikadan itibaren, İsrail, ABD hariciye makamlarını alarma geçirerek, Rusya’nın teskin edilmesi için gizli diplomasiyi başlatmıştır. Ama unutmayalım, Rusya büyük devlettir ve büyük devletler, kendilerine karşı yapılan hareketleri karşılıksız bırakmazlar… Rusya bugüne kadar hep bu yönde çarpıcı refleksler gösterdi. Yazıyı bağlarken şu hususu bir kere daha hatırlatalım. Soçi mutabakatının sekteye uğraması için, çeşitli provokasyonların yapılacağı kesin gibiydi. Olanlar bu sebeple şaşırtıcı değil. Ama doğrusunu isterseniz, kimse bu kadar çabuk ortalığın ateşlenmesini beklemiyordu…
Ekrem İmamoğlu doludizgin gidiyor!..
19 Kasım 2024 | 1.136 Okunma
Netanyahu’nun ağzı kulaklarında!..
16 Kasım 2024 | 59 Okunma
Donald Trump Başkan mı, “Süpermen” mi?
14 Kasım 2024 | 50 Okunma
İslâm dünyası nasıl bir aksiyon alabilir?
12 Kasım 2024 | 127 Okunma
Latin Amerika’dayız…
09 Kasım 2024 | 78 Okunma
TÜM YAZILARI