Terör = kalleşlik, peki ya gerisi?
Dünkü gazetelerin manşetinde, havaalanına yapılan saldırıyı nitelemek için kullanılan ifadeler şöyleydi: Kalleşler, alçaklar, hainler, kahpeler vs. Terör her zaman kalleşliktir. Peki, hepsi bu kadar mı? Bu...
Dünkü gazetelerin manşetinde, havaalanına yapılan saldırıyı nitelemek için kullanılan ifadeler şöyleydi: Kalleşler, alçaklar, hainler, kahpeler vs. Terör her zaman kalleşliktir. Peki, hepsi bu kadar mı?
Bu satırların yazıldığı sırada verilen son bilgi şuydu; 41 tane can kaybı, 239 de yaralı… Seyahate çıkan veya seyahatten dönen, bir de onları karşılamaya yahut uğurlamaya giden insanlara yönelik, aşağılık terör saldırısının kesin olmayan bilançosu. Ruhunu şeytana satmış travmatik yaratıkların beline bomba düzenekleri bağlayıp, ellerine de kalaşnikof tüfekler tutuşturarak, hiç bilmedikleri, görmedikleri, asla tanımadıkları sivil insanların üzerine ateş ve ölüm yağdıran terör örgütlerinin mahiyetlerini ne kadar biliyoruz? İşin püf noktası burası!.. Her terörist saldırıdan sonra kınama mesajları yağar. Özellikle dışarıdan gelen mesajlar… Zahire bakılırsa, bu mesajlar acıları paylaşmaya dönük insani jestlerdir. Zaten öyle de olması gerekir. Ancak iş burada bitmiyor. Bitmiyor, çünkü terör örgütlerinin yapısına, eylem kapasitelerine, hedeflerine, lojistik destek kaynaklarına, siyasi ve askeri bakımdan himaye gördükleri aktörlere ve odaklara baktığımız vakit, çok farklı ve bir kadar da çetrefil ilişkiler görüyoruz. Zira bu mesajların neşet ettiği adreslerin, “Düğün evinin defçisi, ölü evinin yasçısı” gibi, her iki rolü de gayet profesyonelce oynadığını biliyoruz. Konu da burada düğümleniyor. Lakin bu düğümün çözülmesi hiç kolay değil.