Aptal mısınız?
Sevgili dostum Muhammet Yazıcı Hoca, ismi bende mahfuz bir Anadolu şehrinin bir camiinde yaşanan bir olayı anlatmıştı. O cuma, hutbenin mevzuu “faiz” imiş. İmam efendi, minberden “faiz yiyenler Allah’a savaş...
Sevgili dostum Muhammet Yazıcı Hoca, ismi bende mahfuz bir Anadolu şehrinin bir camiinde yaşanan bir olayı anlatmıştı. O cuma, hutbenin mevzuu “faiz” imiş. İmam efendi, minberden “faiz yiyenler Allah’a savaş açmış gibidirler” deyince namaz çıkışı cemaatten birkaç kişi imam efendiyi tartaklamış, bir de üzerine şehrin müftüsüne gidip imam efendiyi şikâyet etmişler. Müftü efendi de cemaate “yahu siz çok yanlış anlamışsınız, söylediğiniz ibareyi imam efendi değil İslâm dini söylüyor” deyip göndermiş bunları.
Geçtiğimiz cuma namazında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın camilerde “Neslin Korunması: Erdemli Bir Nesil, Huzurlu Bir Gelecek” isimli bir hutbe irat ettirmesiyle gelişen olaylar bana bu olayı anımsattı.
T24’ünden DW’sine, bilmem hangi haber portalından bilirsin ne sitesine kadar “bir kısım medya” ile “bir kısım organizasyon”, söz birliği etmiş gibi “Diyanet’in hutbesi tepki çekti, ayrımcılık yaptı, hedef gösterdi” cümlesinde birleştiler. Çok tipik olduğu için medyadan DW’yi örnekleyeyim. Başlık şuydu: “Diyanet LGBT’yi ve nikâhsız yaşayanları hedef aldı.”
Dinleyenleriniz vardır ama hadi birlikte hatırlayalım Diyanet’in hutbesinden ilgili bölümleri.
Önce “nikâhsız yaşayanlar” kısmı: “Evlilik dışı birliktelikler ve “cinsel özgürlük” adı altında gündemde tutulmaya çalışılan “serbest yaklaşımlar” kadının da erkeğin de saygınlığını ve haklarını korumaktan uzaktır. Meşru ve muteber bir nikâh olmadan yaşanan birliktelik, Allah tarafından haram kılınmıştır. Haramla yürünen yoldan hayır gelmez.”
Bu da LGBT’yi alakadar eden kısım: “Irkımızı, rengimizi ve ömrümüzü olduğu gibi cinsiyetimizi de Yüce Yaratan belirlemiştir. Fıtratın kodlarıyla oynamak, yaratılıştan gelen özellikleri değiştirmeye çalışmak sünnetullaha aykırıdır. Cinsiyete müdahale eden ve cinsiyetsizliğe davet eden çabalar sadece bireyin değil bütün bir neslin felâketini hazırlar. Cinsiyet seçimini kişisel bir özgürlük alanı gibi göstererek ilâhî iradeyi yok saymak, haddi aşma ve kulluktan sapmadır. Tarih boyunca bütün inançlar bu tür anlayışları şiddetle reddetmiş ve lanetlemiştir.”