Başka bir şey
“Koş” diyorlar sana hep. Koşuyorsun sen de. Zarlarına cıva katılmış bu yarışın hileli olduğunu biliyorsun elbette. Doğmuş olmakla biliyorsun bunu. Senin için en iyi seçeneğin “koşmamak”...
“Koş” diyorlar sana hep. Koşuyorsun sen de. Zarlarına cıva katılmış bu yarışın hileli olduğunu biliyorsun elbette. Doğmuş olmakla biliyorsun bunu. Senin için en iyi seçeneğin “koşmamak” olduğunu zaten çoktan fark etmişsin. Koşuyorsun yine de.
Şöyle düşünüyorsun çünkü: “Koşmasam ne olacak ki? Hem zaten tanıdığım herkes koşuyor. Hem zaten koşmazsam, hileli olduğunu bilsem de, yarışı birinci bitirme şansım olmaz.
Asıl hile, yarışı kazanmak için koşmanın şart olduğunu düşündürmeleridir belki de. Yanlış söyledim. Asıl hile bir yarışın içinde olduğumuzdur yanılgısıdır belki de. Yine yanlış söyledim. Asıl hile yarışmanın kendisidir belki de.”
Başka bir şey anlatacaktım aslında.
Yusuf, zindanda rüyasını yorumladığı o mahkûma şöyle demişti: “Kısa süre sonra suçsuzluğun anlaşılacak. Yeniden eski makamına kavuşacaksın. Sarayda Mısır firavununun maiyetine
gireceksin. Rüyanın tevili budur.”