Besmele
Kalkasım yoktu hiç. Yorgundum, çok yorgun. Akşam, anlamadığım dillerde şiirler dinlemiş, kimsenin anlamadığı dilimle şiirimi okumuştum.
Yaşlıların ikindi sonrası iç geçirmelerinden bahsetmiştim. “Kimsenin anlamadığı” demeyeyim yine de. Hem Struga’da yerleşik Türkler vardı hem de “Dur madem ordasın geliyorum” diyerek bulduğu ilk uçakla yanıma gelen bir can dostumla birlikteydik.
Uyandım mecburen. Söz vermiş bulunmuştum çünkü. “Elbette gideriz” demiştim orada tanıştığımız yeni bir felsefe hocasına.
Yazdı. Yorgundum. Bütün umudum, can dostumun uyanamamış olmasıydı. O uyanamamış olsaydı hocaya “Hocam, nasip değilmiş, seni de yorduk ama…” deyip tekrar odaya çıkmak, uyumak niyetindeydim.