Doğru anlarsak doğru yürürüz
Dershanelerin kapanma tartışmasının bütün ateşiyle sürdüğü günlerden biri. Aşağılık FETÖ’nün önde gelen temsilcilerinden biri Nakşibendi-Halidî kolun Türkiye’deki en...
Dershanelerin kapanma tartışmasının bütün ateşiyle sürdüğü günlerden biri. Aşağılık FETÖ’nün önde gelen temsilcilerinden biri Nakşibendi-Halidî kolun Türkiye’deki en önemli dergâhlarından birinin üst düzey bir ismine dert yanıyor: ‘Sizin dergâhlarınızı, medreselerinizi, vakıf temsilciliklerinizi kapatsalar ne yaparsınız? Bizim yaptığımızı yapmaz mısınız?’
Cevabı gülümseyerek veriyor diğeri: ‘Yapmayız. Dergâhlarımızı kapatırlarsa hatmelerimizi bodrum katlarda, evlerde, market depolarında yaparız. Medreselerimizi kapatırlarsa çocuklara ilim öğretirken bize evini açacak ev sahipleri buluruz. Vakıf temsilciliklerimizi kapatırlarsa hizmetlerimizi yapmanın bir başka yolunu araştırırız.'
Aşağılık FETÖ militanı, kolayca vazgeçmek istemiyor: ‘Ne yani, yapılan haksızlığa sesinizi çıkarmaz mısınız?’
Cevap net oluyor: ‘Çıkarırız elbette sesimizi. Deriz ki ‘biz ne yaptık, ne kabahat işledik de başımıza gelenle sınanıyoruz? Biz ne yaptık da dergâhlarımız, medreselerimiz, vakıflarımız kapanıyor?’
Ayniyle vaki bu konuşma burada bir dursun.
‘FETÖ meselesinden sonra Türkiye’de birilerinin dolaşıma soktuğu ‘bu cemaatlerin hepsi böyle, hepsi tehlikeli’ cümlesinin bir kıymet-i harbiyesi var mı?’ sorusunun cevabı önemlidir. Hadi bu cevabı bulmak için biraz tarih çalışalım.