Evet, yine uyuşturucu meselesi
Zira mesele çok ciddi. O derece ciddi ki ‘2016 yılında uyuşturucu kullanımına bağlı ölüm’ konusunda gerilediğimiz yaş on üç. ‘Resmi olarak’ uyuşturucuya verdiğimiz kurban...
Zira mesele çok ciddi. O derece ciddi ki ‘2016 yılında uyuşturucu kullanımına bağlı ölüm’ konusunda gerilediğimiz yaş on üç. ‘Resmi olarak’ uyuşturucuya verdiğimiz kurban sayısı altı yüz on bir. ‘Resmi olarak’ diyorum zira bazı sentetik uyuşturucuların kanda tespiti oldukça zor olduğundan pek çok ölüm kayıtlara ‘kullanıma bağlı ölüm’ olarak değil ‘kalp krizi’ olarak geçiyor. Uzmanlar bu rakamın böylelikle 4.000 civarında olabileceğini söylüyorlar. ‘Etki altında ölüm’ istatistiğini bilmiyoruz bile. Varın tehlikenin boyutunu siz hesap edin.
Uyuşturucu ile Mücadele Daire Başkanlığı’nın verilerine göz atalım mı? Uyuşturucu bağımlısı sayısı 2016 yılında 200.000 kişi olarak tespit edilmiş ki bu rakam bir önceki yıldan %28 daha fazla. Yani günden güne, aydan aya, yıldan yıla ışık hızından daha fazla yayılan bir bağımlılık durumu söz konusu.
Verilerin devamı da can sıkıcı. Kullanıma bağlı ölümlerin %90’ı 35 yaş altı, %30’u 20-24 yaş aralığında. ‘Uyuşturucuya 13-17 yaş aralığında başladım’ diyen kullanıcıların oranı ise %84.
Burada bir duralım.
Uyuşturucu ile mücadele konusunda ciddi gayretleri olan Avukat Murat Keçeciler’le dertleştik geçenlerde. Diyor ki ‘uyuşturucu ile mücadele edilmesinin ilk ve en önemli adımı uyuşturucu kullanımının çok ciddi bir sorun olduğunun kabul edilmesidir. Türkiye’de henüz, uyuşturucu ile mücadele edilmesinin önemine inanılan bir düzlem yok.’
Keçeciler keşke haksız olsa, ama değil. Türkiye’de uyuşturucu ile mücadeleden anlaşılan şey ‘torbacıyla mücadele’ çünkü. Polisiye tedbirler elbette çok önemli, ama asla yeterli değil.