Fuat Hoca

Fuat Sezgin hocanın vefat haberini alınca 12 yıl öncesine gitti zihnim. Sefer Turan abi, Fuat Sezgin hocayı TV yayınına çıkmaya ikna ettiğini anlatırken sesindeki heyecanı gizleyemediğinden ben de bu heyecana ortak...

Fuat Sezgin hocanın vefat haberini alınca 12 yıl öncesine gitti zihnim. Sefer Turan abi, Fuat Sezgin hocayı TV yayınına çıkmaya ikna ettiğini anlatırken sesindeki heyecanı gizleyemediğinden ben de bu heyecana ortak hissetmiştim kendimi. İtiraf etmem gerekirse ismini hayal meyal bildiğim bu adamın ne kadar da önemli, ne kadar da muhteşem bir isim olduğunu bilmiyordum henüz. Bunun için Sefer abinin Fuat hocayla yaptığı yayını izlemem gerekti.

Yayını izleyip bitirdiğimde şöyle bir duygunun beni gelip yakaladığını net şekilde hatırlıyorum: “Bu devirde İbn Sina, Farabi, İbn Hazm yahut İbn Rüşt yetişmez diyenler bizi yanıltıyorlarmış. İşte, adamın biri tam da bize anlattıkları bu büyük âlimler gibi yetiştirmiş kendini.”

Her şeyden önce 27 dil biliyordu Fuat Sezgin. Bu dillerin pek çoğuna da yazıp-bozma düzeyinde hâkimdi. Kütüphanesi dünyanın en önemli bilim tarihi kütüphanelerinden biri, belki de birincisiydi. Fakat tabii asıl meselesi “İslam bilimler tarihi” idi. Bu konudaki bütün ezberleri, bütün kalıpları, bütün yanlış inanışları paramparça edecek bir bilimsel performansla geçirdi hayatını. Günde 14 saat çalışarak, durmaksızın yazarak, üreterek, didinerek yaşadı.

Hadi şu hikâyeyi baştan alalım.

1924’te Bitlis’te doğan Sezgin, 1943 yılında İstanbul Üniversitesi’nin Şarkiyat Enstitüsü’ne girer. Burada dünyaca ünlü oryantalist Ritter’in talebesi olur. Bizim “Müslüman ilim adamları dünyanın düz olduğuna inanır”, “Müslümanların bilime katkısı yoktur”, “Arapça, kargacık burgacık çok zor bir dildir” diyen kompleksli danalarımızın aksine Ritter, dünya bilim tarihinin Müslümanlara çok şey borçlu olduğunu bilen namuslu bir adamdır. Fuat hocanın gönlüne İslam bilimler tarihi çalışma aşkı böylelikle düşer.

Çok cevval, çok başarılı bir akademisyene dönüşür Fuat hoca kısa sürede. 1951’de Arap dili konusunda yaptığı çalışmalarla doktor, 1954’de de doçent olur.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
O sınırın nerede olduğunu bulsak mı? 19 Kasım 2024 | 275 Okunma Bir kapı nereye açılır? 17 Kasım 2024 | 199 Okunma Benzersizlik anlatısı ya da senden sekiz buçuk milyar daha var 16 Kasım 2024 | 1.055 Okunma Bir teklif: Türkiye’nin küresi 12 Kasım 2024 | 271 Okunma Bir bavula ne yakışır en çok? 10 Kasım 2024 | 264 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar