Hatay sokaklarında Şam’a ağlamak
Aslında yazının başlığının “Türkiye’nin açık hava müzesi: Hatay” olacağına dair söz vermiştim Hatay Milletvekili, ağabeyim, arkadaşım Hüseyin Yayman’a. Fakat meseleyi...
Aslında yazının başlığının “Türkiye’nin açık hava müzesi: Hatay” olacağına dair söz vermiştim Hatay Milletvekili, ağabeyim, arkadaşım Hüseyin Yayman’a. Fakat meseleyi başka bir yerinden anlatmam icap etti.
Yeri gelmişken söyleyeyim. 1,5 gün bile sürmeyen, üstelik oldukça yağmurlu Hatay yolculuğumdan dönerken yol arkadaşlarıma “insan şehrini sevmekte Hüseyin Yayman abi gibi olmalı” dediğim doğrudur. Hatay’ı öyle güzel anlatıyor, öyle güzel özetliyor ki, kadim insanlık tarihinin bu en büyük metropollerinden biri olan şehre hayranlığınız birkaç kat daha artıyor.
Liman, iklim, toprağın bereketli oluşu, jeopolitik önem derken Hatay, gerçekten pek çok medeniyeti tecrübe ederek şehir kültürü ve kültürel miras bakımından zenginleşmiş, neredeyse “insanlığın ortak mirası” haline gelmiş bir şehir. Bunu en çok şehrin demografik yapısı hakkında sohbet ederken ve şehirde yemek yerken anlıyorsunuz. Bir yandan...