Hayırlı Cumalar Sergisi
Küratörlük mesleğiyle iştigal etseydim yapmayı düşündüğüm en önemli sergi “Hayırlı Cumalar -Türkiye’de değişen muhafazakârlığın gündelik sembolleri-”...
Küratörlük mesleğiyle iştigal etseydim yapmayı düşündüğüm en önemli sergi “Hayırlı Cumalar -Türkiye’de değişen muhafazakârlığın gündelik sembolleri-” başlığını taşırdı. Esasen 90’lı yılların ortalarından itibaren başlayan ve AK Partili yıllar boyunca tavan yapan hatırı sayılır bir sosyolojik dönüşümün serencamını meraklı sanatseverlerle buluşturmuş olurdum böylece.
Sergiye, devasa bir nargile enstalasyonunu geçerek ulaşılırdı. “Hayırlı cumalar hacı abi” diyen Rus kızların ve “hayırlı cumalar” diyen travesti videolarının izlenebileceği bir video-art odası mutlaka düşünürdüm. “Adayız nasipse” isimli bir oda daha olurdu. Standart bir AK Partili adayın adaylık serüvenini grafik sanatçılarına özgün olarak tasarlatırdım. O ileriyi gösteren parmaklar, o memleket sevdalısı biyografiler, o beyaz gömlekler ve kırmızı kravatlar oldukça ilgi çekici olurdu zannediyorum.
Kehribar taklidi yapan katalin 33’lük tespihler ve Kayı tamgalı fabrikasyon yüzükler önemli bir yer teşkil ederdi. “Şaldan feraceye, bez çantadan haşemaya instagramda muhafazakâr moda” başlıklı seçkinin de oldukça dikkat çekici olacağını düşünüyorum.
Hat sanatına dâhil etmekte oldukça zorlanacağımız, çoğunluğu kötü ebru zeminler üzerine son derece kötü yazılmış yazılardan oluşan bir küçük sergiye de yer verirdim. Bu serginin adı “Al ve Yükselmeyi Dene” olurdu.
Tabii, projeye adını veren asıl sergi yani “Hayırlı Cumalar Sergisi” oldukça şaşaalı olurdu. Onlarca hayırlı cumalar grafiğinin yer alacağı serginin en dikkat çekici parçası, Sultanahmet Camii fonuna photoshop ile yerleştirilmiş Trump’ın “hayırlı cumalar” dilediği tasarım olurdu.
Sosyolojik dönüşüm dedik değil mi? Şurasını hep atlıyoruz sanırım. Türkiye’de iktidarlar sosyolojinin dönüşmesiyle nadiren el değiştirirler ve fakat sosyolojinin dönüşümünde hep motor güç olurlar.