Hayvan lobisinin ipliği pazarda

Önce durum tespitiyle başlayayım. Türkiye’nin hayvan varlığı 20 milyona yakını büyükbaş, 59 milyona yakını küçükbaş olmak üzere 80 milyona dayandı. Bu istatistik, Türkiye’yi canlı hayvan stoku bakımından AB ülkelerinin tamamının önüne geçiriyor. Üstelik biliyorsunuz, canlı hayvan ve karkas et ithalatı da yaklaşık 10 yıldır belirli kurallara tabi olacak şekilde serbest ülkemizde. O halde soru şu: An itibarıyla ESK’de ve bazı marketlerde 300 liradan 450 liraya kadar alınabilen kıyma niçin bazı yerlerde

https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac

Önce durum tespitiyle başlayayım. Türkiye’nin hayvan varlığı 20 milyona yakını büyükbaş, 59 milyona yakını küçükbaş olmak üzere 80 milyona dayandı. Bu istatistik, Türkiye’yi canlı hayvan stoku bakımından AB ülkelerinin tamamının önüne geçiriyor. Üstelik biliyorsunuz, canlı hayvan ve karkas et ithalatı da yaklaşık 10 yıldır belirli kurallara tabi olacak şekilde serbest ülkemizde.

O halde soru şu: An itibarıyla ESK’de ve bazı marketlerde 300 liradan 450 liraya kadar alınabilen kıyma niçin bazı yerlerde 600 lirayı buluyor? Ve en önemli soru, bu işte Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bir suçu, bir tedbirsizliği, bir hatası var mı?

Bu soruların cevaplarını elimden geldiği kadarıyla basitleştirerek cevaplamaya çalışayım. Canlı hayvan ithalinin serbest bırakıldığı 2014’ten 2024’e kadar, belki biliyorsunuzdur, bu ithalat hakkı ülkemizdeki bazı besicilere verilmişti. Bu besiciler hem kendi kombinalarına hem de ithalat hakkı ya da şansı olmayan küçük besicilere lazım olan hayvanı Brezilya gibi, Uruguay gibi canlı hayvan üreten ülkelerden satın alıyorlardı. Karkas et de genelde Balkan coğrafyasından geliyordu.

Şunun adını doğru düzgün koyalım. Bu sistemle üç-dört tane büyük besici daha da büyürken aile işletmeleri, küçük üreticiler daha da küçülüyordu.

Tekelleşmek, biliyorsunuz bir malın değerinin olması gerekenden daha yukarıda tutulmasını sağlayan en önemli yöntem. Tekelseniz fiyatı siz belirlersiniz. Hele fiyatını belirlediğiniz şey temel tüketim listesinde bir ürünse vay tüketicinin haline. Son 10 yıldır bu üç-dört besici de tam olarak bu yönteme başvurup tekelleşme yoluna gitmişler.

Şöyle düşünelim. Et arzının yarısından fazlasını karşılayan bu besili besiciler, “15 gün et arzını durduruyor, kesim yapmıyoruz” dediklerinde ne olur? Arz daralınca fiyat artar haliyle. Bu beyler, kârlarını artırmak istedikleri her seferinde “ete zam gelecek, kesim yapmıyoruz” diyerek sistemi devam ettirmişlerdi. Öyle ki kulağıma gelen bilgiler, 2024’ün ilk gününe kadar bu besili besicilerin küçük işletmeleri de bu sisteme dâhil ederek gemilerini yürüttükleri yönünde.

2024’ün ilk gününde Bakanlık, bu besicilerin “yapamazsınız, edemezsiniz” itirazlarına aldırmadan üç temel tedbir aldı hatırlayacaksınız. Hem karkas et hem de canlı hayvan ithalatını sadece Et ve Süt Kurumu’nun yapacağını duyurdu. Çantacılar, komisyoncular, büyük besiciler falan devre dışı kaldı bu işte. İkincisi, ESK’de ucuza et satmaya başladı. Üçüncüsü de PERDER üyesi 1.500 marketle anlaşarak onlara ESK fiyatlarıyla et satmaya başladı.

Tuhaf bir şey söyleyeyim size. Her aralık ayında bu hayvan lobisinin yaptığı “Avrupa’da mezbahalar 15 günlük Noel tatiline girdi, et mecbur zamlanacak” numarası bu aralık ayında işlemedi. ESK, hesabını kitabını Noel tatiline göre ölçüp biçince ete zam gelmedi. Bilmem anlatabiliyor muyum?

Şurası önemli: Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, hayvan lobisinden yana değil vatandaştan yana bir tedbir alınca et konusunda işler hızla düzelme yoluna girdi memlekette. Hayır, kimseyi töhmet altında bırakmak istemem ama Türkiye’nin hayvan ithalatını bütünüyle özel sektöre devredip küçük besiciyi yok etmek, çantacıyı, komisyoncuyu zengin etmek de olacak şey değil, onu da söylemek zorundayım.

Geldik meselenin ek yerine. Kaç para ESK marketlerinde kıyma? 299 lira. Kaç para ESK’nin anlaştığı PERDER üyesi 1.500 markette kıyma? 339 lira. Bu fiyata en yakın kıyma kaç paradan başlıyor diğer marketlerde? 448 liradan. Bu 448 lira da bence kabul edilebilir bir rakam. Bu rakamın fazlasına alınan kıymada da takdir artık tüketicinin oluyor bir noktada.

Bitirmeden şunu da kayda geçireyim. Bakanlık, TİGEM’in atıl tesislerine hızla anne hayvanlar yerleştiriyor. Hedef, her yıl damızlık hayvan sayısını 200 bin artırarak bu hayvanları yerli ve küçük üreticilere dağıtmak. Canlı hayvan işinin demokratik hale gelmesini temin etmek yani.

Türkiye’nin tarım ve hayvancılıktaki asıl yönünün “endüstriyel üretim” olduğunu hep savundum, savunmaya da devam edeceğim. Ancak bilhassa devletin bu endüstriyel üretimde haksız rekabeti önleyici, vatandaştan yana düzenleyici ve fiyatları regüle edici rolünün de hayati önemde olduğunu biliyorum. O yüzden Tarım ve Orman Bakanlığının bu yaptığı şeyi yapmasından çok ama çok memnunum. Vatandaşın eti 10 euro ve altında yemesi çok mühim. Bu da, bu hayvan lobisinin belinin kırılmasıyla mümkün.

Yerim bitti. Yoksa hayvancılığın mazotu olan “yem üretimi” hususunda da önemli şeyler yazmak niyetindeydim. Bir başka yazıya inşallah.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Hayvan lobisinin ipliği pazarda 14 Ocak 2025 | 696 Okunma Musa mı, asa mı, Firavun mu? 12 Ocak 2025 | 373 Okunma Gazze değil Los Angeles 11 Ocak 2025 | 645 Okunma Zor soru: Umut var mı? 07 Ocak 2025 | 440 Okunma Ömer olmak 05 Ocak 2025 | 367 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar