Herkesin her şeyi bildiği o aralıkta
Eşim dostum bile inanmıyor bana bu hususta. “Yahu sorup duruyorsunuz ama ben gerçekten politikadan anlamam, bakanlar kurulunu yahut AK Parti’deki genel başkan yardımcılarını say deseniz bana, en iyimser tahminle yüzde kırk falan olur...
Eşim dostum bile inanmıyor bana bu hususta. “Yahu sorup duruyorsunuz ama ben gerçekten politikadan anlamam, bakanlar kurulunu yahut AK Parti’deki genel başkan yardımcılarını say deseniz bana, en iyimser tahminle yüzde kırk falan olur sayabildiğim isimler” diyorum onlara.
Fakat burası Türkiye malum… Hele hele bir gazetede kalem oynatıyorsanız ve bir köşe işgal ediyorsanız her şeyi ama dünyadaki her şeyi biliyormuş gibi davranmanız gerekir. Dahası, zannediyorum bir süre sonra dünyadaki her şeyi bildiğinize dair ergence bir iyimserlik, hatta bir özgüven de geliştirirsiniz. O sosyal medyada gördüğümüz amcaya dönüşürsünüz: “Yahu ben bu kafayı ne yapacağım bilmiyorum. Her şeyi biliyorum, her şeyi.”
Ben bu “her şeyi bilme” meselesini şöylece yönetmeye çabaladım hep. Bildiğim, hatta bildiğimi iyi bildiğim alanlarda hiç geri çekilmeden yazılar yazdım, yazıyorum. Tabiri caizse “mücadelemi verdiğim...