Hüseyin abiye sorular

Yeni Şafak Gazetesi Yazarı İsmail Kılıçarslan'ın bugünkü (20.11.2022)'' Hüseyin abiye sorular'' başlıklı yazısı.

Geldiğimiz bu uğultulu, bu soğuk, bu karmakarışık tepeyi “yine de yaşanabilir” bulan bir tek ben miyim abi? Üsküdar’ın ortasında insanların uzağında bir köşe bulmak, insandan uzak durmak, insana sokulmadan yaşamak mümkün mü, de bana?

Şunun cevabını ver bana abi. Uzak ve TOKİ’li bir semtte “İyi Günler İlerde Anneanne” isimli bir grossmarket açılmış olsa ve hormona doymuş domateslerin hemen yanındaki stantta satılan “kırmızı klasikler”de “3 al 10 öde” kampanyası düzenlense ve biz oradan seninle birer tane Thoreau’nun Walden’ini alsak ne şahane olmaz mı ve “ho ho ho” diye gülmez miyiz ve bu durumda sen “vur dibine, havalansın” demez misin?

“aslı bilinmeyen fransızca şarkıları dinlemekten yorgun / kekeme gülümsemelerin mahmur yüzü Ortadoğu / kesik öksürüklerini saçlarımıza düzensiz / zincirleme darbeleriyle savuruyor” dizelerini yazmış adamsın sen. Anlat bana o halde: Biz ortada olabilseydik orasının adına “Ortadoğu” denebilir miydi? Yahut şunu soralım birlikte bir gün Necat abiye: “Mimar Sinan İstanbul’u birkaç kez daha en güzel yerlerinden öpebilecek kadar yaşasaydı durum bizim lehimize gelişebilir miydi?” Yahut Cevdet abiye şunu soralım: “Cesedi bir ağacın en uzak yaprağına gömünce gerçekten ölüm ruhunu kelebeklerle dansa kaldırır mı yoksa şair olduğu için bizi kandırabileceğini, ikna edebileceğini mi düşünüyor?”

De bana abi, anlat. İnsan gözlerinden terkedilince adını şimdi hatırlayamadığım uzak bir Anadolu köyünde bir genç kız nedensiz iç geçirir mi? Önce dil sonra söz madem; önce üzüm sonra şarap madem söyle bana abi. Niçin sırası gelenin sırası gelmiyor bir türlü. Niçin yapamıyor şairler dışarıda ve niçin her seferinde bir şarkının bizi oraya, o aşkın dipsiz kuyusuna alıp götürmesine izin veriyoruz? Acziyet mi bu yoksa bir çeşit asalet mi? Hacı Taşan “Bugün Ayın Işığı” derken niçin kalbimizde bir sıkışma, gönlümüzde bir burukluk ve ağzımızda bir acı lezzet hissediyoruz? Özlemekten ölünür mü abi, anlat hele, özlemek olmasa kalınır mı?

Şunu da sormalıyım sana. Bir kelime ne işe yarar? Ne yaparız onunla? Bir gemi yapsak bir kelimenin yazılı olduğu bir kağıtla bizi nereye götürür? Dedemiz Yunus, savaşı kesebileceğini, başı kestirebileceğini söylemiş söylemesine de belki sende bir başka cevabı vardır bunun. O halde söyle. Bir kelime, kesintisiz bir ırmak olup aramızda akmaya başlasa her şeyin düzelebileceğine dair inancımız artar mı? Akşam evine iki ekmek ve beş yumurtayla bile dönemeyen babalar için bir kelime bulsak kurtulur muyuz kekemeliğimizden? Yahut bir başka kelime: Sevdiği kızın çocuğunu parkta kendi çocuğuyla oynarken gören ve niçin tespih çektiğini kimseye izah edemeyen o gönlü kırık delikanlı için. Yahut bir başka kelime: Gece çökmesine rağmen oğlu eve dönmeyen bir anne için. Bir başka kelime: Gözünden terkedildiğinde gözünü başka hiçbir göze değdirmeyen yaşı geçkin bir kız için.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
O sınırın nerede olduğunu bulsak mı? 19 Kasım 2024 | 275 Okunma Bir kapı nereye açılır? 17 Kasım 2024 | 199 Okunma Benzersizlik anlatısı ya da senden sekiz buçuk milyar daha var 16 Kasım 2024 | 1.055 Okunma Bir teklif: Türkiye’nin küresi 12 Kasım 2024 | 271 Okunma Bir bavula ne yakışır en çok? 10 Kasım 2024 | 264 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar