İmkânsız pozisyon: Yeni bir erdemliler topluluğu
Tam da beklediğim gibi “anlamlı bir sessizlik” ile karşılandı “Bu toz topraktan ne çıkabilir?” başlıklı yazım. İslam’ın bu verili dünyaya ne söyleyebileceği meselesini, üstelik...
Tam da beklediğim gibi “anlamlı bir sessizlik” ile karşılandı “Bu toz topraktan ne çıkabilir?” başlıklı yazım.
İslam’ın bu verili dünyaya ne söyleyebileceği meselesini, üstelik sertçe konuşmaya çabaladığım bu yazımın karşılaştığı bu sessizliği iki temel hususa bağlıyorum. Birincisi ve en önemlisi, tüm dünyada 20. Yüzyıl boyunca Müslüman-dindar kimliğin entelektüel yükünü çekmeye cesaret etmiş İslamcıların an itibariyle kendi konfor ve iktidar alanlarını sorgulamaktan vazgeçmiş olmaları.
Bu, bir noktaya kadar anlaşılabilir geliyor bana. Zira “yokluk ve imkansızlık” bir imtihan biçimiyse “varlık ve iktidar” da bir imtihan biçimidir. Varlığın ve iktidarın “toz görmemesi” için bazen bu imtihanda başarısız olmak kaçınılmaz bir kader gibi tezahür edebiliyor. Ta ki başarısızlık mukadder olsun ve döngü tekrar “yokluk ve imkansızlık” aşamasına ilerlesin ve böylece imtihan sürsün.