Kaçış
Birikmiş bir borçtan kaçar gibi kaçmaya çalışıyordu. Hani böyle “işlerim nasılsa düzelir” umuduyla tefeciden borç alan, işleri düzelmeyince tekrar borç alan, o borcu kapatmak umuduyla tekrar borç alan ve sonunda tefecinin adamlarıyla...
Birikmiş bir borçtan kaçar gibi kaçmaya çalışıyordu. Hani böyle “işlerim nasılsa düzelir” umuduyla tefeciden borç alan, işleri düzelmeyince tekrar borç alan, o borcu kapatmak umuduyla tekrar borç alan ve sonunda tefecinin adamlarıyla yüzleşmek zorunda kalıp bulduğu bir aralıktan tabanları yağlayan, sanki onları atlatsa borcunu ödemiş gibi hissedecek bir borçlu gibi kaçıyordu. Ona öyle geliyordu ki bir kez, sadece bir kez kaçabilse her şey tamam olacak.
Firavun’un ordusundan kaçar gibi kaçıyordu. Gökten kurbağaların yağmadığını, evinin kapısına çarpı işareti koyulmadığını, Nil’in taşmadığını, şehre sepet içerisinde gelip çıkabileceği en yüksek mertebeye çıkan yetim bir öndere tâbi olmadığını, ortalıkta ne sihirbazlar topluluğunun ne de o asanın görünmediğini biliyordu.