Kadınlar olmasa çok güzel din aslında

Belki bir kez daha yazmışımdır. Türkiye’nin en yetkin fıkıh hocalarından biri olan Prof. Dr. Yunus Apaydın, şöyle demişti: “Fakih, olanla fıkheder.” Hocaya, “Ne demek istiyorsunuz hocam?” diye”...

Belki bir kez daha yazmışımdır. Türkiye’nin en yetkin fıkıh hocalarından biri olan Prof. Dr. Yunus Apaydın, şöyle demişti: “Fakih, olanla fıkheder.” Hocaya, “Ne demek istiyorsunuz hocam?” diye” sorduğumda cevap şöyle gelmişti: “Mesela kadınların sosyal hayata katıldığı, çalıştığı, kamusal alanda var oldukları bir dünyada buldum ben kendimi. Dolayısıyla bana düşen ‘bu verili durumun’ fıkhını üretmektir. Yani ‘olmayan bir durum üzerinden gelişen’ değil, ‘olanın hukukunu üreten’ bir ilimdir fıkıh.”

Bu, burada bir dursun; biz şuradan ilerleyelim ve bir soru soralım: Bugün üniversite bitirmiş ve evliliğe adım atacak dindar bir gencin “eş arayışındaki kriterleri” arasında eş adayının bir meslek sahibi olması ve çalışmak isteyip-istemediği var mı yok mu?

Soru sormaya devam edelim: Eş adayının çalışmasını isteyen dindar erkekler bize “verili bir sosyoloji” üretmiş olmuyorlar mı? Bu durumda fıkıhçıya düşen “kadınlarla erkeklerin birlikte çalıştıkları bir dünyanın fıkhını üretmek” olmuyor mu?

Kafa mı karıştırdım? O halde biraz daha karıştırayım. Mesela iş KADEM’i eleştirmeye geldiğinde son derece cevval birer eleştirmen kesilen erkekler (ki haklı ya da haksız olabilirler bu eleştirilerde, orası bahsi diğer) iş evlilik tercihine geldiğinde niçin “kadim” olanı hatırlamak yerine “modern” olanı tercih ederek “çalışan eş” istiyorlar?

Hadi eli artırayım. Para kazanmak, çalışmak, ev geçindirmek, krediyle ev almak gibi konularda seküler hayatla kavga etme cesareti olmayan, -cesaretleri olsa bile kendilerini dinleyenlere pek de söz geçiremeyen- televaizler, mesele “kadınlar” olunca niçin eşsiz bir şecaatle “kadim olana davet” ediyorlar dindarları?

Çünkü “kadın üzerinden geliştirilen dindarlık” son derece kolay bir şey… Ticaret üzerinden dindarlık geliştirmeye çalışmaktan daha kolay mesela. Zira ticaret üzerinden dindarlık geliştirmeye çabalasa sevgili televaizimiz, bir süre sonra “sistemi ayakta tutan bağışlar”ı yapan zengin tacirlerimiz sohbet halkasını terk edecekler muhtemelen. Kendisini destekleyen “firmaların” reklamlarında “takır takır” kadın bedeni kullanıyor olmalarına gram ses etmeyen televaizlerimiz bin yaşasın yine de.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
O sınırın nerede olduğunu bulsak mı? 19 Kasım 2024 | 275 Okunma Bir kapı nereye açılır? 17 Kasım 2024 | 199 Okunma Benzersizlik anlatısı ya da senden sekiz buçuk milyar daha var 16 Kasım 2024 | 1.055 Okunma Bir teklif: Türkiye’nin küresi 12 Kasım 2024 | 271 Okunma Bir bavula ne yakışır en çok? 10 Kasım 2024 | 264 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar