Manchester’ı Twitter, Londra saldırısını Facebook üstlensin
Ariana Grande, 23 yaşında bir ABD’li şarkıcı. Bazı şarkılarının, mesela Nicki Minaj’la düet yaptığı Side to Side’ın video paylaşım sitesi youtube'taki izlenmesi 1 milyara yaklaşmış...
Ariana Grande, 23 yaşında bir ABD’li şarkıcı. Bazı şarkılarının, mesela Nicki Minaj’la düet yaptığı Side to Side’ın video paylaşım sitesi youtube'taki izlenmesi 1 milyara yaklaşmış durumda. Doğru duydunuz. Tam 1 milyar. Dünya nüfusunun yedide biri bu 23 yaşındaki kızı izlemiş deliler gibi.
Benim 22 Mayıs gününe kadar bu hanım kızın varlığından haberim yoktu. Doğrusu 22 Mayıs günü de çok ilgilenmedim kim olduğuyla. 22 kişinin hayatını kaybettiği, 59 kişinin yaralandığı Manchester Arena patlaması esnasında ‘sahnede konser veren kız’ olarak şöyle bir geçti ismi gözümün önünden.
Grande’nin gerçek manada gündemime girmesi için 5 Haziran gününü beklemem gerekti. Yani, Londra saldırısının gerçekleştiği ve İngiltere Başbakanı Theresa May’in Twitter, Facebook ve Google’ı ‘teröristlere güvenli alan oluşturmak’la suçladığı o açıklamasına kadar.
Buraya döneriz.
Manchester Arena saldırısında bombayı patlatan Selman Abadi de Ariana Grande ile aynı yaşta. Selman, Manchester’da dünyaya gelmiş. City-United ikileminde tercihi United olmuş. Takımın hastası. Güvenlik görevlisi olarak çalışan babası Ramazan Abedi, vaktiyle Kaddafi rejiminden kaçarak gelmiş gurbet ele.
Sonra? Sonrası karışık işte... Daha doğrusu, sonrasının karışık olduğunu düşünmemizi istiyor mesela Ceyda Karan gibi falan çok acayip bilgili dış politika bilmem neleri.
Aslında karışık bir şey yok. Ariana Grande’yi 1 milyar izlenen bir pop yıldızı haline getiren Facebook, Twitter ve Google Selman Abadi’yi de bir canlı bomba haline getirmiş. Theresa May sonuna kadar haklı bence.
Hayır hayır. Ne göğsüne bomba bağlayıp çoğu çocuk olan suçsuz insanları ölüme gönderen biriyle ne de arabasını sivillerin üzerine sürerek, sokakta insan bıçaklayarak katliam gerçekleştiren bir başkasıyla empati yapmaya hiç niyetim yok. Ne ki empati geliştirmiyor olmam, Selman Abadi gibilerin niçin göğüslerine bomba bağlayacak, dahası hiç tereddüt etmeden o bombayı patlatacak duruma geldiklerini anlamamı da engellemiyor.
Bu hususta en kötü senaryo bugün yazımda ismini ikinci kez anmak zorunda kaldığım Ceyda Karan’ın ‘cesaret hapı veriyorlar’ senaryosu. Onu bir kalem geçelim.
Şöyle düşünelim. Selman Abadi’sin. Baban, Libya’da işi-gücü, evi-barkı, varı-variyeti olan bir adamken Kaddafi zulmünden kaçıp önce Londra varoşuna, ardından Manchester’a sığınıyor.
Selman aklı erdiği günlerden beri babasının uğradığı haksızlıkları dinleyerek büyüyor.
Ariana Grande dinlemediği zamanlar Libya’nın yakın-uzak tarihini araştırıyor Google marifetiyle. Emperyalizmin ülkesini ne hale getirdiğini okuyor. Dünya sisteminin dangalak bir diktatöre terk ettiği ülkesinde ne fırıldaklar döndürüldüğünü anlamaya çalışıyor.
Facebook grupları marifetiyle ülkesinin ne hale geldiğinin, getirildiğinin fotoğrafları, videoları düşüyor önüne… Twitter'da bazı arkadaşlar ediniyor.
Sonra ülkesi için bir şey yapması gerektiği fikriyle başlayan hikâyesi dünya Müslümanları için bir şey yapma fikrine evriliyor ve dünya Müslümanları için yapabileceği en zararlı şeyi yaparak bir konserde kendini patlatıyor.
Theresa May’e ve dünyanın diğer emperyalistlerine tavsiyem, internette ‘geçmiş silme’ tuşunu kullanmalarıdır. Böylelikle ‘biz ne yaptık ki bizim başımıza bunlar geliyor’ dediklerinde biraz olsun inandırıcılıkları olur.
Rüzgâr ektiniz ulan. Şimdi fırtına biçince suçu internete atarak kurtulmayı umut ettiğiniz yer neresidir? Sen Libya’yı, Irak’ı, Suriye’yi, Katar’ı, Mısır’ı karıştırmaya devam ettiğin sürece yeni bir Selman göğsüne bomba bağlayacaktır. Bu kadarını olsun anlamıyor musun?