Masa da masaymış ha
İlk kelimemiz “ihyâ” olsun. Hayatla ilgili bir kelime ihyâ… Diriltmek, yeniden canlandırmak demek ilk anlamıyla… Kavramsal olaraksa “iyi duruma getirmek, canlandırmak, geliştirmek, güçlendirmek” gibi anlamlara...
İlk kelimemiz “ihyâ” olsun. Hayatla ilgili bir kelime ihyâ… Diriltmek, yeniden canlandırmak demek ilk anlamıyla… Kavramsal olaraksa “iyi duruma getirmek, canlandırmak, geliştirmek, güçlendirmek” gibi anlamlara geliyor. Böylelikle mesela İmam Gazali Hazretlerinin “İhyâ’u Ulumi’d-Din” isimli eseri Türkçeye “dini ilimlerin yeniden diriltilmesi, canlandırılması, güçlendirilmesi, iyi duruma getirilmesi” olarak çevrilebilir.
İhyâ’u Ulumi’d-Din eseri, kendisine verdiği isimden anlıyoruz ki bir ön kabulden hareket etmektedir. O ön kabul, dini ilimlerin zayıfladığı, tavsadığı, kullanılamaz duruma geldiği ön kabulüdür. Aksi takdirde “ihyâ” gibi, anlamı son derece net bir kelimeyi niçin seçsin İmam Gazali?
Gelelim ikinci kelimeye. İkinci kelimemiz “tecdid.” Doğrudan “cedid” yani “yeni” kelimesiyle ilgili. Nizam-ı cedid dediğimizde mesela “yeni düzen” demiş oluyoruz. Tecdid ise “yenilenme ve yenileme” demek. Aynı zamanda, tıpkı “ihyâ” gibi bir dini kavram tecdid... Ebu Davut’un naklettiği bir hadiste Efendimiz(sav)’in “Allah, her devirde bu ümmete bir yenileyici gönderecektir” dediği rivayet edilmektedir.
Gelelim üçüncü kelimeye. Üçüncü kelimemiz “reform.” Dilimize Fransızcadan girmiş. Yeniden biçimlendirmek, yeniden şekil vermek, yeniden düzenlemek manasına geliyor. Dikkat isterim. Reform, yani yeniden biçimlendirmek, felsefi manada “mutlak evrimci” bir kavram olarak kabul edilegelir. Yani önceki formun yetersiz, kifayetsiz, eksik olduğu ön kabulüyle hareket ederek yapılan şeyin adıdır reform.
“Bu üç kelimenin anlamlarını bize niye verdin şimdi?” diyecekseniz demeyin. Hatta meseleyi biraz daha karıştırmama müsaade edin.
Elimizde bin yıllık bir masa olsun. Yapıldığı dönem için son derece kıymetli olduğu için kendisinden sonraki dönemler için de kıymetini aynıyla muhafaza eden bir masa olsun bu hatta. Zaman, acımasız bir değirmendir. Doğal olarak masa zamanla yıpranır, tozlanır, hatta paslanır. Bu yıpranma, zamanla masanın taşıma, taşınma, servis ve benzeri hususiyetlerini de zorlar doğal olarak.