O sorunun peşinde

“Peki, sonra ne oldu?”Daha sorduğum anda o soruyu sormamam gerektiğini, anlatanın hikâyeyi orada bitirdiğini, sonrasını anlatmak istemediğini anlamıştım ama ne çare. Soru, avcının henüz yavru olduğunu...

“Peki, sonra ne oldu?”

Daha sorduğum anda o soruyu sormamam gerektiğini, anlatanın hikâyeyi orada bitirdiğini, sonrasını anlatmak istemediğini anlamıştım ama ne çare. Soru, avcının henüz yavru olduğunu son anda anladığı bir ceylana saldığı ok gibi çıkmıştı yayından. Okun hedefini bulup bulmayacağı avcının elinde değildi artık.

O anda bütün umudum, muhatabımın soruyu duymamış olması, hatta açıkça duymazdan gelmesiydi. İnsanoğlu böyledir. Merakını yenemediği bazı anlar ona büyük pişmanlıklar olarak geri döner.

Duraksamasını nasıl anlamalıydım? Soruyu duymuştu. Orası kesindi. Ya da şöyle aslında... Soruyu duyup duymadığı kesin değildi elbette ama sorum, ikimizden başka kimsenin olmadığı bu istasyon binasının duvarlarına çarpıp dağılmıştı. O sesi duymamanın imkânı yoktu bana kalırsa.

Sorumu duymuştu fakat soruma cevap vermek istemediği için duymazdan gelmişti. Eğer böyleyse, bu beni en çok rahatlatan seçenek olurdu. Çünkü sonrasını merak etmemem gerektiğini kesinlikle hissetmiştim soruyu sorarken.

“Ben bir çay daha alıp geleyim” deyip ayağa kalktım. Sonra aklıma geldi. “Sen de ister misin?” diye sordum. Bu soruma cevap verirse önceki sorum unutulacak, ruhumda oluşan o kekremsi tat dağılıverecekti.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
O sınırın nerede olduğunu bulsak mı? 19 Kasım 2024 | 275 Okunma Bir kapı nereye açılır? 17 Kasım 2024 | 199 Okunma Benzersizlik anlatısı ya da senden sekiz buçuk milyar daha var 16 Kasım 2024 | 1.055 Okunma Bir teklif: Türkiye’nin küresi 12 Kasım 2024 | 271 Okunma Bir bavula ne yakışır en çok? 10 Kasım 2024 | 264 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar