Ok kimin kalbine değecek?
Perşembe gün boyu Kıbrıs’taydım. Okçular Vakfı’nın 23-26 Ağustos tarihleri arasında “Malazgirt Zaferi Anmaları” kapsamında neler yapılacağını anlattığı basın...
Perşembe gün boyu Kıbrıs’taydım.
Okçular Vakfı’nın 23-26 Ağustos tarihleri arasında “Malazgirt Zaferi Anmaları” kapsamında neler yapılacağını anlattığı basın toplantısı Kıbrıs’taydı bu yıl.
Toplantı için bu yıl 1571’den beri “Müslüman Türk yurdu” olan Kıbrıs’ın seçilmesinin “sembolik” bir anlamı olduğunu belirtmeme gerek yoktur elbette ama yine de söyleyeyim: Şu an Kıbrıs ve civarında “kavganın büyüğü” var. Doğu Akdeniz’de çıkacak (hatta belki de çıkmış) doğalgaz, dünyanın enerji dengesini alt-üst edebilir. Bu değişen dengede Türkiye birdenbire “enerjide dev güç” haline gelebilir. Bu neye bağlı? Bu, bölgede cirit atan emperyalist güçlerle mücadele edebilmemize bağlı. Bu mücadelenin motor güçlerinden biri de kuşku yok ki Kıbrıs’ın halkıyla, hükümetiyle, tüm gücüyle Türkiye’nin yanında yer alması olacak.
Fakat tabii, bu bahsi diğer... Şimdi konumuz okçuluk ve Okçular Vakfı’nın yaptığı işler.
Şu kadarını söylemem lazım… Hem Okçular Vakfı Kurucu Başkanı Haydar Ali Yıldız, hem de vakfın mütevelli üyesi ve Dünya Etnospor Konfederasyonu Başkanı Bilal Erdoğan “sporun ne işe yarayabileceği” konusunda net fikirlere sahip iki isim. En basitinden söylemek gerekirse 4 yılda 3.500 lisanslı okçudan 20.000 lisanslı okçuya çıkmak muazzam bir başarı.
Ki mesele burada bitmiyor, sadece başlıyor.