Pembe mabatlılarla alıp veremediğim
Devam etmeyi çok istememe rağmen “sınıf” odaklı yazılara küçücük bir ara verip bu meseleyi yazmak istedim. Umarım anlayışla karşılarsınız...
Yekten söyleyeyim. İstanbul yerel seçimlerinin iptal edilme kararına dair sorularım var. Bu soruların bazılarının cevabını aldım, alabildim; bazıları benim açımdan hâlâ cevapsız. Dolayısıyla “iptal edilme kararı doğrudur” cümlesi ile “iptal kararı yanlıştır” cümlesi arasında sıkışıp kaldım. Üstelik, yapılacak seçimi hangi ittifakın kazanacağı sorusundan bağımsız olarak, ben de Fatma Barbarosoğlu gibi düşünüyorum: Bu iptal kararının son derece önemli sosyolojik çıktıları olacak ve bu çıktılar Türkiye’nin yakın geleceğinde belirleyici bir önem arz edecek. Doğrusu beni alakadar edecek kısım da orası olacak. Yani bu sosyolojik çıktıları gözlemek ve Türkiye’nin yeni siyasal kümelenmelerinin cetvelini yapabilmek…
Bir de hiç değişmeyen bir meselem var tabii. İlgi alanımdan hiç çıkmayan… Yazının esas meselesi odur.
“Türkiye’nin pembe mabatlıları” olarak tanımladığım ünlü-yarı ünlü Cihangir-Etiler sanatçılarının üzerinde ittifak ettiği sihirli bir cümle vardır: “Sanatçı muhalif olmalı.”