Saate hiç bakmadım
O gecenin gündüzünde bir arkadaşımın şöyle dediğini hatırlıyorum: “İnsanı sonuca varmak zorunda olan bir hayvana çevirdiler. Herkes bir yere varmaya çabalıyor. Kimse yolda olmanın güzelliğine...
O gecenin gündüzünde bir arkadaşımın şöyle dediğini hatırlıyorum: “İnsanı sonuca varmak zorunda olan bir hayvana çevirdiler. Herkes bir yere varmaya çabalıyor. Kimse yolda olmanın güzelliğine talip değil.”
Menzile ulaşmaya çabalamadan yolda olmanın, dahası yolda kalmanın güzelliği. Ne zor, ne uzak bir hedef artık... Sıkıştığımız köşelerde imkansız kimliklerimizle sadece ulaşmanın derdindeyiz. Toprağa nasıl tutunduğunu bir türlü anlayamadığımız incecik bir yol kenarı çiçeğinin bizi sarhoş eden çağrısına icabet etmek mi? Ne zor, ne uzak bir hedef artık.
“Bu yol sonsuz olsa ya” dedi o gece, “gitse ya sadece bu yol, sonsuz gitse. Sonsuza gitse değil, sonsuz gitse.”
Her yolun sonsuz olduğunu anlatmanın bir yolunu aradı zihnim. Çünkü her yolun sonsuz olduğuna eminim. Kesin bir bilgiyle biliyorum bunu. Ama...