Sahi kimdi patron?

Kimsenin beni tanımayacağı bir yerde… Herkesin herkese kimse olduğu bir yerde demek istiyorum belki de… Dilim dışarıda “ya dafi, ya mani, ya Allah” diyerek gözyaşı döktüğüm bir dem için yaşayıp gideyim mi? Yahut şu: “Elhamdülillah veşşükrülillah.” Yahut şu: “Ya baki entelbaki.” Arkamdan “adamın biri varmış” desinler. Adamın adını bilmesin kimse. Öyle yok olayım ki hatta, “adamın biri varmış” dediklerinde kimse merak etmesin adımı. Sadece belki o mecliste bir kul “iyi adammış ama” diye geçiriversin

https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac

Kimsenin beni tanımayacağı bir yerde… Herkesin herkese kimse olduğu bir yerde demek istiyorum belki de…

Dilim dışarıda “ya dafi, ya mani, ya Allah” diyerek gözyaşı döktüğüm bir dem için yaşayıp gideyim mi? Yahut şu: “Elhamdülillah veşşükrülillah.” Yahut şu: “Ya baki entelbaki.”

Arkamdan “adamın biri varmış” desinler. Adamın adını bilmesin kimse. Öyle yok olayım ki hatta, “adamın biri varmış” dediklerinde kimse merak etmesin adımı. Sadece belki o mecliste bir kul “iyi adammış ama” diye geçiriversin içinden.

İnsan bunun için yaşayıp bunun için ölmek dururken başka ne için yaşayıp başka ne için ölmeli ki zaten?

Sahi mesele başkaydı.

Adamın biri varmış. Ateşe taparmış. Demiş ki bir gün kendine “ulan, benim dedem de, babam da bu ateşe taptı. Bu ateş de adamsa ben elimi onun içine soktuğumda elimi yakmaz.” Sokmuş elini, yanmış eli. “Böyle tanrı mı olur ulan?” diyerek varmış gitmiş Malik bin Dinar’ın yanına. Demiş ki “sizde ne var?” Anlatmış Malik. Demiş ki adam: “Güzel dinmiş. Nereden giriyoruz?” Müslüman olmuş böylece.

Adam Müslüman olunca Malik bin Dinar “çoluk çocuk var mı?” diye sormuş. Adam “elinizden öpsünler, altı tane” demiş. “İş güç?” demiş bu sefer Malik. “İşim gücüm günlüktür. Günlük çalışır, günlük yerim” demiş adam. “O halde aramızda üç beş toplayıp sana yardım…” diyesi olmuş Malik, kesmiş sözünü adam. “Efendi” demiş, “ben Mecusi iken çoluğumu çocuğumu aç bırakmayan Allah, ben Müslüman olduktan sonra da aç bırakmaz zahir. O yüzden duymamış olayım bu teklifi.”

Ertesi sabah camiye gitmiş adam. Namazdan sonra da işçi pazarına. Bilcümle işçiler iş bulmuş lakin adamın yanına gelen olmamış. Adam camide namazlarını ikame edip akşam eve eli boş gitmiş mecbur. Hanımı “hani bir şey yok mu?” diye sorunca adam mahcubiyetinden “bugün bir patronun yanında işe girdim, fakat akşam patronu göremedim. Yarın alacağım yevmiyemi nasipse. Hele evde az çok ne varsa kaynat da çocuklar yesin. Ben aç değilim zaten” demiş.

Ertesi sabah yine camiye gitmiş adam. Yine işçi pazarına gitmiş. Yine cümle işçiler iş bulmuş da bunun yanına uğrayan olmamış. Adam yine namazlarını kılıp eli boş dönmüş eve. Hanım demiş ki “evde yiyecek bir damla bir şey yok. Yine mi elin boş?” Adam demiş ki “patronu bugün de göremedim. Hele yarın olsun bakarız. Sen çocukları oyalayıyer.” Hanımı da iyi bir kadıncağız adamın. Ocağın üzerine boş tencereyi koymuş, çocuklarına “yemek ha şimdi pişti, aman birazdan olacak” derken uyutmuş hepsini.

Olmuş üçüncü gün. Adam yine camiden sonra doğruca işçi pazarına. Yine cümle işçiler iş bulmuş, bizimkinin yüzüne bakan yine yok. Akşam namazından sonra elini açmış adam, demiş ki “Yarabbi, beni neyle sınarsan sına, ben senin dininden dönmeyeceğim. Beni açlıktan öldürsen de dönmeyeceğim. Lakin çoluk çocuk aç. Onlara bir çare lütfet.”

Çarnaçar, duadan sonra dönmüş eve. Sanıyor ki çoluk çocuk perişan, hanımı çaresiz. Ama evden şenlik sesleri, kahkahalar, güzel yemek kokuları geliyor. Varıp eve girince hanımı koşarak gelip beyinin ayaklarının dibine bir kese altın bırakmış. Demiş ki “bey, senin bu patron nasıl güzel biri olmalı ki bugün eve bir adamını yolladı. Adam dedi ki ‘beyine söyle, Patron çok memnun onun çalışmasından. Yaptığını yapmaya devam etsin.’ Sonra da bu altınları bırakıp gitti. Ben de altınlardan birini bozdurup çocuklara yiyecek aldım.”

Ne anladım ben bu işten? Şunu: İsteyeceksen kuldan isteme, umacaksan kuldan umma. Kul dediğin eksiktir. İsteyeceksen, umacaksan eksiksiz olandan, tam olandan, mükemmel olandan iste. Ama O’ndan isteyeceksin diye sebebe sarılmayı da ihmal etme. Her sabah kalkıp git işçi pazarına. Başına bir iş geldiğinde de “bana niçin bunu yapıyorsun?” diye sorup da gül gibi insanlığından olma. Teslim ol, rahatla. İtaat et, kurtul.

Ne o? Yine de inanamadın mı birinin evinin kapısını çalıp bir kese altın bırakabileceğine? O da senin bileceğin iş kardeş. Debelen dur o halde. “Ben yaptım hepsini, ben oldurdum, ben oldum” demeye devam et. Arkana bakmadan kaç. Önünde değilmiş gibi. Gözünün önünden başkasını görme. Arkanda değilmiş gibi. Dünyadır kardeş. Var biraz da sen oyalan.

Allah, eyvallah.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sahi kimdi patron? 02 Şubat 2025 | 102 Okunma “Yeni Şafak’a suç olmayan röportaj Halk TV’ye nasıl suç olabilir?” 01 Şubat 2025 | 860 Okunma Türkiye’ye ateş etmek 28 Ocak 2025 | 687 Okunma Ayşe Barım suçsuzdur 26 Ocak 2025 | 1.290 Okunma Suçlular aramızda 25 Ocak 2025 | 480 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar