“Sanat sepet işleri”
Yeni Şafak Gazetesi Yazarı İsmail Kılıçarslan'ın bugünkü (17.05.2022)“Sanat sepet işleri” başlıklı yazısı.
Eski Türkiye’nin bazı başat kalıpları vardı. “Felsefe yapma”, “edebiyat parçalama”, “sanat karın doyurmaz” ve benzerleri. Bir bakıma, gündelik politikayla hiç ilgilenmeden siyaset ilgimi kaybetmememi bu başat kalıplarla mücadele etme kararlığıma borçluyum diyebilirim. Sadece bunlar değil elbette… Vesayetle mücadele, Kamalizm’in tortusuyla mücadele, “Batıcı emperyalist yancısı zihinle mücadele” ve başka şeyler de var. Fakat bugün meselem sanat… Daha doğrusu sanatın değiştirici, dönüştürücü gücü…
Sıralama şöyle oldu benim açımdan geçtiğimiz hafta sonu. Cumartesi akşamı, sevgili dostum Hakan Güneri’nin kaptanlık ettiği Çayırova Belediyesi Kadın Tiyatro Topluluğu’nun sahnelediği oyunu izledim. Bütünüyle Çayırovalı kadınların “kadınlar için” yaptığı bu amatör oyunun bende uyandırdığı his “vay be” oldu. Allah izin verirse çarşamba akşamı da Çayırova Gençlik Tiyatrosu’nun Filistin meselesi ile ilgili olarak sahneleyeceği Kifah adlı oyunu da izlemeyi planlıyorum.
Ardından pazar günü, Ersin Çelik yazısını attı. “Parçası olmama vesile olduğun Kocaeli işini yazdım” notuyla. Bundan bir vakit evvel, Kocaeli Belediyesi Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Müdürlüğü’nden arkadaşlar gelmiş, “Sanat İçin Ben de Varım” isminde bir gönüllülük projesi anlatmışlardı. Aradıkları adam Ersin Çelik idi bence ve ben de o arkadaşları Ersin’e yönlendirmiştim. İşte o projenin tanıtım toplantısı yapılmış geçenlerde. Detaylarını Ersin’in pazar yazısında bulabilirsiniz. Olağanüstü bir proje bence.