Sayın valim
Yazıyı yazma gerekçem, o üç kez yenilenen metnin her üçüne de sızım sızım sızmış o kibirli dili. O gizlenemeyen enaniyet. O ifadelerin arkasına saklanmış “ulan bu iş de başımıza nereden geldi arkadaş?” rahatsızlığı.
Denizli Valisi Ali Fuat Atik’i tanımam. Tanımadığım gibi, şehrini nasıl yönettiğine dair bir fikrim de yok. Doğrusu adını da ilk kez sosyal medyaya düşen dönerci denetimi görüntüleri ile duydum.
Valinin döner ustası ile girdiği diyalogu izlediğimde şöyle düşündüm: “Bu izlediğim video özenle seçilmiş, önü arkası kesilmiş bir video olabilir. Her ne kadar videoda izlediklerim sevimsiz olsa da valinin bir anlık boşluğuna, sinirine, dalgınlığına gelmiş olabilir. Videonun kamuoyuna servis edilen kısmından hemen sonra yaptığı hatayı anlamış, babacan bir tavırla dönerciye ilgili uyarıları yapmış olabilir. Dolayısıyla bu izlediğim video üzerinden herhangi bir tepki vermeyeyim.”
Öyle de yaptım. Videoda izlediğim şeye çok üzülmüş olsam da valiye bir iyi niyet payı bırakarak tabiri caizse “pas geçtim” izlediğim şeyi.
Hepimiz insanız günün sonunda. Bir stres, bir dalgınlık anı, hatta denetime gereğinden fazla değer yüklemek gibi gerekçelerle sebebiyet vermiş olabilirdi vali o görüntüye.