Sen bize bakma
Sen bize bakma yahu! Biraz değişiğiz biz. Kuşların filleri yendiğine inanıyoruz mesela. Gagalarındaki minicik taşlarla dünyanın en gelişmiş ordusunu bozguna uğrattıklarına. Bir asanın yere bir dokunuşuyla...
Sen bize bakma yahu! Biraz değişiğiz biz. Kuşların filleri yendiğine inanıyoruz mesela. Gagalarındaki minicik taşlarla dünyanın en gelişmiş ordusunu bozguna uğrattıklarına. Bir asanın yere bir dokunuşuyla denizi ortadan ikiye ayırdığına inanıyoruz. Yedi semiz ineğin yedi bolluk yılına, yedi zayıf ineğin yedi kıtlık yılına delalet ettiğine iman ediyoruz. Rabbi onu kurtarmasaydı neredeyse onun da meyledeceğine…
Sen bize bakma yahu! Biraz değişiğiz biz. Bir kişiye yetenin iki kişiye, iki kişiye yetenin dört kişiye, dört kişiye yetenin sekiz kişiye yeteceğini düşünüyoruz. Vermenin bir azalma değil artma biçimi olduğuna kanaat ediyoruz. Verdikçe çoğalıyor malımız mülkümüz, böyle inanıyoruz.
Sen bize bakma yahu! Biraz değişiğiz biz. Üç yüz inanmış adamın bin kişilik bir orduyu perişan edebileceğini biliyoruz. Vurulup düşmüş ve daha düğünü dün olmuş bir delikanlılar delikanlısını gökte meleklerin yuduğuna kalıbımızı basıyoruz. Attığımızda o oku bizim değil, Allah’ın attığını kesin olarak biliyoruz.
Sen bize bakma yahu! Biraz değişiğiz biz. Hastalanınca hem hekime gider hem de “ya Şafi” deriz başımızı göğe kaldırarak. Çocuklarımıza sekine duaları okuruz. Onlara sekine okudukça bizim de kalbimiz sükûnet bulur, biliriz bunu da.
Sen bize bakma yahu! Biraz değişiğiz biz. Yüceler yücesine bağlılığımızı göstermek için secdeye kapanırız günde seksen kez. Yüceler yücesinin yarattığı hiçbir kimse ve hiçbir şey karşısında da eğilmez başımız, bükülmez dizimiz.
Sen bize bakma yahu! Biraz değişiğiz biz. Güneş yahut ay tutulduğunda namaz kılarız. İsmail’i ve İbrahim’i anarak hayvan boğazlarız. Nerede bir kuyu görsek Yusuf’u, nerede bir balık görsek Yunus’u, nerede bir güzellik görsek Muhammed(s.av)’i getiririz hatırımıza. Adını duysak O(sav)’na ve ailesine ve ashabına selam ederiz. Çünkü selamlanmaya en çok layık olanın O(sav) olduğunu düşünürüz.