Sevim abla

Zayıfça bir bedenin üzerine konulmuş güzelce bir yüz ve kocaman gözler. “Değişik güzel” denilen bir güzelliği vardı Sevim ablanın ama yine de herkes onu hastalıklı zannederdi. Çünkü o...

Zayıfça bir bedenin üzerine konulmuş güzelce bir yüz ve kocaman gözler. “Değişik güzel” denilen bir güzelliği vardı Sevim ablanın ama yine de herkes onu hastalıklı zannederdi. Çünkü o yıllarda zayıfça olmak güzelliğin değil sağlık kusurlarının ölçü birimiydi.

O yıllar dedim değil mi? Uzay çağının öncesi, hatta çoğumuz için milattan öncesi. Uzun bekleyişlerin, uzaktan bakışların, tabiatıyla uzaktan sevmelerin çağı… Uzaklığın, yakınlığı artırdığı çağ. Müslüm Gürses’in ve Ahmet Kaya’nın, Cemal Süreya’nın ve Cahit Zarifoğlu’nun çağı.

Yok. “Güzel yıllardı beee” demem. Her kuşağın kendi zamanı güzel. Toplamda galiba çocuk ve genç olmak güzel olan. Çağın kendisinde güzellik aramamız nasıl derler arifane bir tecahül sadece ve galiba.

Zayıfça bir bedenin üzerine konulmuş güzelce bir yüzdeki o kocaman gözlerin...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
O sınırın nerede olduğunu bulsak mı? 19 Kasım 2024 | 275 Okunma Bir kapı nereye açılır? 17 Kasım 2024 | 199 Okunma Benzersizlik anlatısı ya da senden sekiz buçuk milyar daha var 16 Kasım 2024 | 1.055 Okunma Bir teklif: Türkiye’nin küresi 12 Kasım 2024 | 271 Okunma Bir bavula ne yakışır en çok? 10 Kasım 2024 | 264 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar