Sezai Karakoç’un uyandığı gün

Rıdvan Tulum odamın kapısından kafasını uzatıp “Sezai Bey ölmüş abi” dediğinde ilk aklıma gelen şey Taha’nın Kitabı’ndan birkaç dize oldu: “Dört melek ve Kur’an’la /...

Rıdvan Tulum odamın kapısından kafasını uzatıp “Sezai Bey ölmüş abi” dediğinde ilk aklıma gelen şey Taha’nın Kitabı’ndan birkaç dize oldu: “Dört melek ve Kur’an’la / Peygamber soluğuyla / Dirildi Taha / Açtı sofrasını Mikail / Nimetler sofrasını.”

Haberi aldıktan dakikalar sonra, Üstadın evine doğru araba sürerken o Hadis-i Şerif gelip yerleşti kalbime: “İnsan uykudadır, ölünce uyanır.”

Dünyanın kendisine hiçbir şey yapamadığı, dünyadan da hiçbir şey talep etmeyen insanlar böylece uyandıklarında iki şey oluyor insanın kalbine. Birincisi, dünyanın tenhalaştığını hissediyorsunuz. Bu hüznü getiriyor beraberinde. Sezai Bey’in burada, bu dünyada, aramızda, insanların hizasında yaşıyor olmasının oluşturduğu güven hissi ve güvenlik alanı birden kayboluyor çünkü. “Artık Sezai Bey burada değil, aramızda değil, ne yapacağız?” sorusuyla baş başa kalıyorsunuz.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
O sınırın nerede olduğunu bulsak mı? 19 Kasım 2024 | 275 Okunma Bir kapı nereye açılır? 17 Kasım 2024 | 199 Okunma Benzersizlik anlatısı ya da senden sekiz buçuk milyar daha var 16 Kasım 2024 | 1.055 Okunma Bir teklif: Türkiye’nin küresi 12 Kasım 2024 | 271 Okunma Bir bavula ne yakışır en çok? 10 Kasım 2024 | 264 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar