Sosyal çürüme yazıları 5: Varlık vehmi cumhuriyeti
Şuna hiç kuşkum yok. Türkiye Cumhuriyeti, bidayetinden beri bir “vehim cumhuriyeti” idi zaten. Aptal yeni dünyanın yedeğinde getirdiği en kötü alışkanlardan ikisi olan “cahil cesareti” ve “nedensiz...
Şuna hiç kuşkum yok. Türkiye Cumhuriyeti, bidayetinden beri bir “vehim cumhuriyeti” idi zaten. Aptal yeni dünyanın yedeğinde getirdiği en kötü alışkanlardan ikisi olan “cahil cesareti” ve “nedensiz özgüven”, işi iyice içinden çıkılamaz bir hale getirdi insanlar açısından ve geldiğimiz noktada cumhuri-yetimiz, bizatihi vatandaşları eliyle bir “varlık vehmi” cumhuriyeti haline getirildi.
Biraz anlamla oynamayı deneyelim bu noktada. Vehim aslında “mantık” ilmi tarafından tanımlanan bir kavram. “İki önermeden tercihe uzak olanını, iki kanaatin daha zayıf olanını tercih etmek” demek. Sözlük anlamı ise biliyorsunuz, kuruntu, tahmin, olumsuz manada içe doğuş gibi manaları içeriyor.
Cumhuriyetin Anadolu kıtası üzerinde neşvünema bulduğu yıllarda kurucu kadrolar bu topraklara bakıp bir modernlik, bir Batı medeniyetine uyum vehmetmişler. Yani aslında “tercihe şayan olmayan, tercih edilmesi akla uzak olan” bir seçeneği işaretlemişler. Zaten Tanzimat’tan beri evrile devrile ilerleyen tuhaf Türk modernleşmesi iyice tuhaflaşmış böylece. Her zaman söylediğim gibi “kurumsal bir modernleşme yaratmak” yerine “naylon çorap modernleşmesi” diyebileceğimiz bir garabete ilerlemiş mesele...