Suriye’nin tek ihtiyacı bence de Kamalist devrimler

Bu yazıyı sevgili Aydın Ünal ağabeye borçlanarak alıyorum kaleme. Önce onu bir söylemem gerekir. Müteşekkirim. Malum, Suriye devriminde hem matematik bilmeyen hem de herkesten şişman olan Kamalistler, cehaletleri iyot gibi açığa çıkınca her zaman yaptıklarını yapıp Suriye’ye “Kamalizm” önermeye başladılar. Halep’ten sonra Hama mı var Humus mu, haritaya bakmadan asla söyleyemeyecek cehalet düzeyleriyle Kamalistler’den zaten fazla bir şey beklemiyorduk ama bilhassa Ekrem İmamoğlu’na verdikleri “seni


https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac

Bu yazıyı sevgili Aydın Ünal ağabeye borçlanarak alıyorum kaleme. Önce onu bir söylemem gerekir. Müteşekkirim.

Malum, Suriye devriminde hem matematik bilmeyen hem de herkesten şişman olan Kamalistler, cehaletleri iyot gibi açığa çıkınca her zaman yaptıklarını yapıp Suriye’ye “Kamalizm” önermeye başladılar.

Halep’ten sonra Hama mı var Humus mu, haritaya bakmadan asla söyleyemeyecek cehalet düzeyleriyle Kamalistler’den zaten fazla bir şey beklemiyorduk ama bilhassa Ekrem İmamoğlu’na verdikleri “seni başkan yaptıracağız” sözlerinin Suriye devrimiyle birlikte zora girdiğini fark eden İsmail Saymaz falan “Esed, hiç olmazsa iyi kötü seçim yapıyordu, bunlar onu da yapmayacak” falan diye bizi bizden alan analizler kastılar. Eh, bize de dalga geçmek düştü. Bu cehalet düzeyiyle dalga geçmeyelim de ne yapalım birader?

Ancak biraz düşününce aslında Suriye’ye “Kamalist devrim ihraç etmek” kulağıma epey mantıklı gelmeye de başlamadı değil. Bu “ihraç ekibi”ni şöyle düşündüm. Saymaz ekibe Özgür Özel ile birlikte eşbaşkan olsun, Yılmaz Özdil ile Uğur Dündar ekibin ak sakallı pozisyonlarını doldursun, Özlem Gürses’i, Fatih Portakal’ı derken ekip tamam olur zaten. İlber Ortaylı’yı sakın unutmasınlar. Şekeri çıkınca Şara’ya yaranmak için “zaten Türkiyeli diye toprağını satan adama derler” falan diyerek bilge adam pozları keser. Peşine de Suriye istihbaratının akademisinin açılış dersine davet ederler hem, fena mı?

Ahmet el Şara, bu ekibin tanımladığı Kamalist devrimleri ve demokrasi geçişini behemahal hayata geçirsin Suriye’de. Önceliği tek parti yönetimine versin elbette. 23 yılın sonunda yani 2048’de Suriye’de çok partili ilk seçim yapılsın ve bu seçimde “açık oy, gizli tasnif” yöntemi kullanılsın. Dolayısıyla Ahmet el Şara, Suriye’de ilk gerçek seçimleri devrimin üzerinden 27 yıl geçtikten sonra yapsın ve yenilecekse o zaman yenilsin. Ayrıca bu yenilgiyi de pek kafaya takmasın. Suriye ordusunu “dış tehditleri ortadan kaldırmak” için değil, “içerde tehdit olarak görünenleri yola getirmek” için kurgulayan Şara, her on yılda bir bu ordu eliyle darbeler yapıp Suriye demokrasisine balans ayarı yapsın.

Ayrıca, Ahmet el Şara devriminin ilk yıllarında Lazkiye’de Seyyid Reza isimli bir Nusayri önderinin isyanını bahane ederek uçaklarla Lazkiye’yi bombalasın. Hatta bu uçaklardan birinin, yaşadıklarını “sadece insanları değil, hayvanları da öldürüyordum ve bu çok gurur vericiydi” diye anlatacak pilotunun ismini Halep’teki havalimanına versin. Haseke’deki Şeyh Selahaddin isyanını da benzer yöntemlerle hallettikten sonra elbette İdlib kırsalında birkaç esrarkeşin öldürdüğü bir öğretmeni bahane ederek onlarca seküleri ortadan kaldırsın. Suriye’de “Bağımsızlık Mahkemeleri” kurulsun ve bu mahkemeler “şahsın önce tedbiren idamına, ardından usulen yargılanmasına” falan diye kararlar alsın.

Tabii modernleşme de mühim. Bu ekip, Ahmet el Şara’yı o hususta da doğru yönlendirecek ekiptir bence. Şapka devrimi önemli. Şapka giymeyi reddeden Tartusluları eldeki zırhlı gemilerle bombalamak mümkün olur hem. Belki Tartuslular da “atma Ahmediye atma / zeytin bahçelerinin b..unu çıkarıyorsun / şapka da giyeceğiz serpuş da takacağız” diye şiirler yazar.

Harf devrimi tabii ki de gerekli. Kargacık burgacık Arapça harflerle hayat geçmez. Hem Suriye’nin ilmiye sınıfını nasıl bir gecede ekarte edecek Ahmet el Şara?

Ama en gerekli modernleşmeler “Suriye tarih tezi” ile “Şems dil teorisi”dir. Ona şüphe yok. “Ankara” kelimesinin Arapça “an karib” ibaresinden, “fındık” kelimesinin Arapça “finduk” isminden geldiğini dosta düşmana ilan etsin ki Suriyelilerin ne kadim millet olduğu anlaşılsın. Ayrıca ve tabii ki Bering Boğazı’ndan geçip Amerika’ya giden Kızılderililerin kesinlikle Suriyeli olduğunu da, “kayıp kıta Mu’nun aslında Suriyelilerin asıl yurdu” olduğunu da ispat etsin.

En önemlisi, Ahmet el Şara’nın ölümünün ardından Şaraviler, Şaraviliği eleştiren herkese “Şara olmasaydı babanın adı Firuz olurdu” diye çemkirsinler ama bu esnada kendi çocuklarının adını “Mia, Miyav,

Pilav” falan koysunlar.

Yeteri kadar gülüp eğlendiysek ciddili bir şey söyleyeceğim bitirmeden. Suriye’ye Kamalizm üzerinden bir demokratikleşme öneren Kamalistler cidden Suriye’ye “BAAS gitmiş olabilir ama sizin yeni bir BAAS kurmanız lazım” demekten başka bir şey yapmadıklarının da farkındalar mı acaba? Hıristiyan, Dürzi ve

Nusayri azınlığa “varlık vergisi” de koysun mu Ahmet el Şara? Üniversitelere başörtüsüz girilmesini de yasaklasın mı mesela?

Kamalizm ile demokrasinin birbirinden ne denli uzak şeyler olduğunu Türkiye son derece acı şekillerde tecrübe etti. 28 Şubat başarılı olsaydı, 15 Temmuz hedefine ulaşsaydı şu an Türkiye, BAAS’ın dünyadaki son temsilcisi olacaktı. Bunu bile göremeyecek kadar büyük bir kitlesel körleşme içerisinde Kamalizm.

Eren Safi’nin de dediği gibi “aman, bana neyse.” Yazımın genişletilmiş versiyonunu çok yakında Şaraviliği müesses nizam haline getirecek Suriyeli Şaravi militaristlerin kuracağı “Cihet”, yani “Yön” dergisinde okuyabilirsiniz.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ömer olmak 05 Ocak 2025 | 313 Okunma Suriye’nin tek ihtiyacı bence de Kamalist devrimler 04 Ocak 2025 | 851 Okunma Ölüm ve diriliş arasında bir 2024 fotoğrafı 31 Aralık 2024 | 431 Okunma Ne olacak bu Nusayrilerin durumu? 29 Aralık 2024 | 787 Okunma Araplardan bize ne! 28 Aralık 2024 | 458 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar