Temel Paşa’dan TİKA’ya bir durdurma operasyonu
Son dokuz yılda tuhaf, çok tuhaf şeyler yaşadı Türkiye. Denebilir ki bu son dokuz yılda Türkiye’deki siyasi gelişmeleri Finlandiya, İzlanda falan kırk, belki elli yılda ancak yaşar.Recep Tayyip Erdoğan “one...
Son dokuz yılda tuhaf, çok tuhaf şeyler yaşadı Türkiye. Denebilir ki bu son dokuz yılda Türkiye’deki siyasi gelişmeleri Finlandiya, İzlanda falan kırk, belki elli yılda ancak yaşar.
Recep Tayyip Erdoğan “one minute” dedikten sonra öyle hızla yaşandı ki her şey; Türkiye’ye karşı sistematik olarak yapılmaya çalışılan operasyonların sıralı listesini bir anda yapamayabilir zihnimiz. O derece hızlı, o derece baş döndürücü bir gelişmeler zinciriyle geldik 2009’dan 20018’e.
Bu dokuz yılda operasyonların durmadığı Türkiye’de durmayan bir başka şey ise gelişim oldu. Çok çeşitli kazanımlar elde edildi bu dokuz yılda.
Mesela şu: CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, rütbesi “korgeneral” olan bir asker hakkında açıkça “ben başkan olunca onun apoletlerini sökeceğim” dedi ve Muharrem İnce’ye hiçbir şey, ama hiçbir şey olmadı. İşin burasına dikkat isterim. Bundan 20 yıl öncesinin Türkiye’sinde siyasiler Genelkurmay binasındaki bazı ışıkların gece açık olmasından anlamlar çıkarır, korkular üretirlerdi. Değil bir korgeneralin apoletlerini sökmekten bahsetmek, bir yüzbaşının postalının bağcığına laf edemezlerdi. Asker “dön” dediğinde hafifçe dönerler ve vazifeleri neyse onu yaparlardı.
Muharrem İnce’nin “ne idiğü belirsiz” bir Amerikalı ile görüştükten sonra 15 Temmuz ve Afrin kahramanı bir paşa için “onun apoletlerini sökeceğim” demesi çirkin, hem de olağanüstü çirkin bir şey elbette. Ancak Türkiye’de askeri vesayetin giderek zayıflaması ve Amerikalı ile yediği yemekte yürek tüketen İnce’nin böyle efelenmesi bence iyi bir şey. Hem vesayet gölgesinin kalkması bakımından iyi hem de İnce’nin ve dolayısıyla CHP’nin kimlerin dümen suyuna girdiklerini tespit bakımından iyi.
Bir başka gelişim meselesine dikkat çekelim. Özal zamanında kurulmasına rağmen asıl işlevine Tayyip Erdoğan ile kavuşan TİKA isimli bir kurumumuz var malum. Defalarca yazdım, yine yazarım. TİKA, Türkiye’nin yüz akı kurumudur. Ramallah’ta bir okul binası yapmaktan tutunuz da Moğolistan’da Orhun Yazıtları’nın restore edilmesine, Pakistan’da fakir çiftçilere keçi dağıtmaktan tutunuz da Afrika’nın unutulmuş insanlarına meslek edindirme kursu düzenlemeye, Balkanlarda ecdat yadigarı her bir eseri ihya etmekten tutunuz da Gazze’de sağlık ocağı yapmaya kadar saymakla bitmez faaliyet üretmiştir TİKA.