Tümdengelince nere varılır?
Ülkemizde şu meşhur “liyakat tartışmaları” ne yazık ki “beni niye görmüyorsunuz, ben de buradayım” sinyalciliğine dönüşmüş durumdadır. “Ben işimi ondan daha iyi yaparım” iddiası değil, “ben ondan daha sadık davranırım” iddiası gibi geliyor bana liyakat tartışmaları.
Bana değer veren ve değer katan dostlarımdan biri, Süleyman Demirel’den nakille “makamlar, öğrenme yerleri değildir” dedikten sonra “ben tümdengelim yöneticiliği fikrine inanıyorum” dedi.
Aslında hemen hepimiz için lise kompozisyon konusu olan “tümdengelim, tümevarım” meselelerinin “yöneticilik” alanında vereceği sonuçları üç aşağı beş yukarı tahmin edebiliyorum ama Türkiye’de neredeyse hiç görmediğimiz bir tarz olduğu için “neye benzediği” konusunda pek bir fikrim yok. Dolayısıyla dostumun “inancı” epey ilgimi çekti ve sohbeti biraz derinleştirdik.
Önce şu “makamlar, öğrenme yerleri değildir” cümlesinin üzerinde duralım. Biz Türklerin kadim sözlerinden biridir malum “kervan yolda düzülür/dizilir/düzelir” önermesi.