Yılbaşı kutladığım o yıl
Yok yahu. Ankara’da, kalabalık ve dikine dindar bir ailede büyüdüm ben. Evimizde yılbaşı kutlanmaz, kutlayana da karışılmazdı. Biraz buğzedilirdi sadece. “Yine bu akşam dansöz oynatacaklar, yine bu akşam...
Yok yahu. Ankara’da, kalabalık ve dikine dindar bir ailede büyüdüm ben. Evimizde yılbaşı kutlanmaz, kutlayana da karışılmazdı. Biraz buğzedilirdi sadece. “Yine bu akşam dansöz oynatacaklar, yine bu akşam çok içilecek” gibi çeşitli eleştiri cümleleri kurulurdu.
O aşırı teatral performanslı hocanın “biri yılbaşında sofra kurdu diye din elden gidiyor telaşına kapılan hacı” diyerek karikatür haline getirmeye çalıştığı o durumu ne çocukluğumda, ne gençliğimde hiç görmedim.
Dedem de babam da hacıydı elbet ama hiç kimseyi yılbaşı kutluyor diye kâfirlikle itham ettiklerine de şahit olmadım.
Kutlanmazdı evlerimizde yılbaşı gecesi, ama o kadar.
Aslında o kadar değil. Bizim evde dansöz çıkana kadar televizyon da açık olurdu mesela. “Zeki-Metin çıkacakmış”, “Sezen Aksu varmış” diyerek izlenirdi.
Ortalama dindar insanı “hacı” karikatürüyle yerden yere vurmaya meraklı ve bu yanıyla Leman Dergisi’nin falan yanına düşen hocalarımıza kötü haberi şöyle vereyim: Biz hacılar olarak o işi çözmüştük kendi içimizde. Siz hocalar olarak çözememiştiniz fakat. Benim çocukluğumda önerdiğiniz sertlikler de, şimdi ben yetişkinken yakaladığınız alaycı yumuşama da meseleyi fena halde ıskaladığınıza işaret eder, başka bir şeye değil.