Yine yeni yeniden
Avrupa’da her terör saldırısı olduğunda yazdığım yazıyı bir kez daha yazacağım. Ne bıkacak, ne usanacağım. Zira dünya büyük bir hızla ‘kendi kıyametini hazırlama’...
Avrupa’da her terör saldırısı olduğunda yazdığım yazıyı bir kez daha yazacağım. Ne bıkacak, ne usanacağım. Zira dünya büyük bir hızla ‘kendi kıyametini hazırlama’ performansında tam gaz devam ediyor yoluna.
Önce fıkrayı hatırlayalım. Girit’te nasıl olduysa ilk kez tavşan denen hayvanı yakalar köylüler. Kuş da değil deve de... Nedir ne değildir diye bakarlar, bir şeye benzetemezler. Çareyi, hayvancağızı alim bir zât olan Bektaşi dede babasına götürmekte bulurlar. Derler ki ‘dede baba bu nedir?’ Serde alimlik var, hikmet var falan ama ne bilsin Bektaşi dede babası bu hayvanın ne olduğunu? Ömründe hiç görmemiş ki. E, ‘bilmiyorum’ demesi de cemaatte hayal kırıklığı yaşatacak. Çareyi şu cevapta bulur: ‘Evlatlar, bu budur. Böyleleri böylelerini doğurur.’
Avrupa’da ne vakit bir terör saldırısı haberini içim yanarak okusam, izlesem aklıma hep bu fıkra gelir. ‘Bu budur. Böyleleri, böylelerini doğurur.’
Kendi sıcak yatağı dışında neredeyse hiçbir durumu önemsemeyen, kendi çıkarları söz konusu olduğunda sırtlan kesilen, dünyanın geri kalanında insanların hangi şartlarda yaşadığına hiç dikkat kesilmeyen Avrupa ve onun gayrı meşru çocuğu Amerika keşke yine de ektiğini biçmese. Keşke yine de Avrupa’nın da, Amerika’nın da ‘vahşi siyaset’inden habersiz masum insanlar canlarını alçak terör saldırılarında kaybetmeseler.
Ne ki iş böyle değil. Avrupa da, Amerika da ektiğini biçiyor. Bugün global terörizmin en büyük destekçisi durumunda olan Avrupa ve Amerika sık sık ‘kendi ektiği ile’ zehirleniyor.
Dünyanın kaynaklarını arsız bir iştahla, vahşi bir barbarlıkla ve sadece ‘kendi sıcak yatağı’nı önemseyerek sömüren Avrupa ve Amerika, makas değiştirmenin, empati yapmanın, ötekini de dikkate almanın bir yolunu bulmazsa kıyamete doğru dört nala gidiyoruz demektir. Ve bilirsiniz, kıyamet koptuğunda bütün insanlığa kopacaktır. Ayrım yapmadan.