Yusuf amcayı asalım bence
Bir süredir zihnimde zonklayan bir cümle var: “Bir toplum adaletin hukuk yoluyla tecelli edeceğine dair inancını kaybettiyse yolun sonu demektir.”Sosyal medyada uzun uzun anlattığı son derece garip bir “hukuk parodisinin” sonunda...
Bir süredir zihnimde zonklayan bir cümle var: “Bir toplum adaletin hukuk yoluyla tecelli edeceğine dair inancını kaybettiyse yolun sonu demektir.”
Sosyal medyada uzun uzun anlattığı son derece garip bir “hukuk parodisinin” sonunda, Furkan Gurbetoğlu da öyle söylüyor: “İstanbul Hukuk’ta son sınıf öğrencisi bir vatandaş olarak –ki bunu özellikle belirtiyorum– şu an bu olayı medyaya yansıtmaya çalışıyorum. Çünkü medyanın gücüne, yargı sisteminin adaletinden daha çok güveniyorum.”
İşte benim bu meseleyi köşeme taşımam da tam bu yüzden oluyor. Belki medyanın gücüyle adalet tecelli eder diye yani.
Yusuf amca Furkan’ın dedesi… 83 yaşında dağ gibi bir Trabzon delikanlısı. Yusuf amca, 1958 yılında bir ev inşa etmiş Trabzon’da. Fotoğraflardan anladığım kadarıyla Trabzon’un ilçe ya da köylerinden birinde, bir bahçe içerisinde… Ve yine fotoğraflardan anladığım kadarıyla “yahu bu kadar güzel ev yapılır mı?” dediğimiz Karadeniz evlerinin en güzel örneklerinden. Taş ve ahşap karışımı, bakanda şekere yahut bala bakıyormuş hissi uyandıran, ince işçilikli bir güzel ev.
2005 yılına gelindiğinde Trabzon İl Kültür Turizm Müdürlüğü isimli güzide kurumumuz Yusuf amcanın evini “kültür varlığı” ilan etmiş. İşin burasını Furkan “harika bir şey, ev inşa ediyorsunuz, sağ olsun devlet koruma altına alıyor” cümlesiyle karşılıyor ve hayır, cümlede tek bir ironi gölgesi yok.
Fakat Trabzon İl Kültür Turizm Müdürlüğü isimli güzide kurumumuz ironik, hatta satirik sanki biraz. “Dayı, evini kültür varlığı ilan ettik, bu da ilgili resmi yazısıdır, bundan böyle eve bir şey yapacağın zaman haberimiz olsun mutlaka” falan demiyorlar. Hem niye desin ki yani bunu il kültür turizm müdürlüğümüz? Adamın evini kültür varlığı ilan edip gerekli lütfu göstermişin, bir de üzerine haber mi vereceksin yani?