Zanaatkâr sınıfı eleştirisi: Elçin Sangu ile Hüsnü Arkan nasıl aynı kişi oldu?
Önce, İngilizcenin bize sağladığı imkânla şunun adını doğru düzgün koyalım. Ardından “biz”deki ayrımına da bakarız. “Artist”, doğrudan “sanatçı” demek İngilizcede...
“Ürettiğinin sanat değeri taşıdığı kişi… Sanatsal üretim yapan birey” demek kabaca… Bir de “entertainer” var. “Şovmen, eğlendirici” gibi anlamlara geliyor. Daha çok “kamusal alan ünlüsü” oyuncular, pop müzisyenleri, komedyenler vesairenin karşılığı olarak kullanılıyor.
Bizdeki “zanaatkâr-sanatkâr” ayrımı biraz daha çetrefilli bir mesele olsa da çıktığı kapı aşağı yukarı aynı…
Bize lazım gelen anlamı bakımından zanaat, malum “nitelikli emeğe dayanan, belirli bir ustalık gerektiren meslek” demek… Zanaatkâr ise, zanaat sahibi insana deniliyor. Sanatkâr kelimesi ise -yine bize lazım gelen anlamı bakımından- “işini ustalıkla yapan, ürettiğinde sanat değeri aranan kişioğlu”na deniliyor.
Bu yanıyla opera eğitimi alıp (mesleğini yapmayarak) mankenlik ve dizi oyunculuğu yapan Elçin Sangu, kelimenin gerçek manasıyla bir “entertainer, zanaatkâr, eğlendirici”dir. Televizyon dizilerinde kendisine o gün verilen metinleri ezberleyip tekrar ederek geçim temin eden bir “eğlendirici.”