Batı çöker mi?
Böyle bir soruya cevap verme zorunluluğu söz konusu edildiğinde kısaca ya “evet” ya da “hayır” demenin dışında akla gelebilecek bir seçenek yoktur, denebilir. Fakat iki seçenekli bir cevap da pek...
Böyle bir soruya cevap verme zorunluluğu söz konusu edildiğinde kısaca ya “evet” ya da “hayır” demenin dışında akla gelebilecek bir seçenek yoktur, denebilir. Fakat iki seçenekli bir cevap da pek açıklayıcı olmayabilir. Çünkü Batı’dan neyin kastedildiğinin açıklanmasına ihtiyaç vardır. Batı, dar anlamında Avrupa kıtasını ifade etmek üzere kullanılmaktadır. Ancak geniş anlamda bakıldığında, ister istemez farklı değişkenleri dikkate almak gerekmektedir. Öncelikle, belli ölçüler içinde Amerika kıtası gibi Rusya da Batı kapsamına girdirilebilir. Diğer yandan Batı kavramını teknoloji ve sanayileşme anlamında düşündüğümüzde Japonya, Güney Kore, Tayvan, Çin, hatta İsrail gibi belli alanlarda teknoloji geliştiren ülkeleri dahil etmek kaçınılmazdır. İktisadi bakımdan daha farklı ölçütlere başvurulması gerekir. İnsan hak ve özgürlüklerinin gerçekleşmesine bakılarak Batı kavramı belirlenmek istendiğinde, bütün bunlardan farklı sonuçları elde etmek mümkündür. Sözgelimi, bu açıdan Rusya, Çin herhalde Batı kapsamında kolayca yer almazlar.
Kuşkusuz, mantık ve soyut akıl yürütme bağlamında “Batı çöker mi?” şeklindeki bir sorunun cevabı, tarihi veriler de göz önüne alındığında, “evet” olmak durumundadır. Ne var ki, mantığın ve akıl yürütmenin dayandığı kurallar, her şeyden önce soyuttur ve dolayısıyla gerçeklikle her zaman örtüşmesi beklenemez. Üstelik bu kurallar, gerçekliği oluşturma ve temellendirme amacı taşımazlar, sadece gerçekliği kavrama, tanımlama, sınıflandırma, açıklama yönünde işlev görürüler.